1. dünya'nın en saçma sapan sorusu.


    not: kendi içimde bildiğim ama dışa dökecek kelime seçemediğim şeylerden ötürü yazdım yukardaki yorumu.
  2. bu sorunun yanıtını ciddi ciddi merak edenler mormon kilisesi'ne gidip sorsun. çok enteresan bir yanıt alabilir.

    ciddiyim.

    not: gerçekten!
  3. Aslı budur.

    Şayet çok ciddi olursak herkesden daha aydınlanmış daha yüksek olduğumuzu sanarız halbuki, bu sebeple daha çok zaman harcarız daha ciddi olmak için, oysa kendimize gülmeyi öğreninceye kadar özgür olamayız, bir aynaya baktığınızda ve ne kadar aptalca hareketler edebileceğinizi fark ettiğinizde gülmek kaçınılmazdır ve kahkahadan bilgelik gelir.

    Şayet bir lamba alıp duvara yansıtırsam, duvarda parlak bir nokta oluşur, lamba bizim gerçek ve anlayış için yaptığımız arama, araştırmadır, çoğu zaman bu noktanın tanrı olduğunu sanarız, ancak ışık araştırmanın amacı değil, sonucudur. araştırma ne kadar güçlü olursa duvardaki ışık da o kadar parlak olacaktır, duvardaki ışık ne kadar parlak olursa, duvarı gördüğümüzde hissettiğimiz aydınlanma o kadar büyük olur, benzer bir şekilde aramayan yanında bir fener getirmeyen kimse hiç bir şey görmez.

    bizim tanrı olarak algıladığımız şey, tanrı arayışımızın bir yan ürünüdür, bu basitçe ışığın takdiri olabilir saf ve kirletilmemiş, bizden geldiğini fark etmeyiz. bazen ışığın tam önünde durur ve evrenin merkezi olduğumuzu sanarız tanrı son derece bize benzemektedir. ya da döner gölgemize bakarız ve bütün herşeyin karanlık olduğunu düşünürüz şayet kendi kendimizin yolumuza çıkmasına izin verirsek, amacımızı mağlup etmiş oluruz. amacımız ise basittir, ışığımızı kullanarak duvarın bütün güzelliğini aydılatmaktır, kusurları ile birlikte ve bunu yaparak çevremizdeki dünyayı daha iyi anlamaktır amacımız.

    benim gibi evrenci insanlar için en güzel örnektir bu ve çok da güzel bir anlatıştır. bu sebep ile örneği hep bu seriden vermekteyim. (bkz: babylon 5)
  4. kendisi ihlas suresi'nde bu durumu aciklamistir.
  5. yüzyıllardır felsefeciler tarafından cevaplanmış, son yıllarda da türkiye'de özellikle caner taslaman tarafından bir çok farklı argümanlarla cevaplanmış güzel bir sorudur.

    inanan kesim mükemmel evren yaratılmamış olabilir mi sorusunu mantıklı bulurken; en mükemmel varsayılanın, kusursuzun yaratılmamış olmasını da mantıklı bulur.

    inanmayan bir grupsa konuyla ilgili şöyle bir video hazırlamıştır:
    allah'ın allah'ı
  6. ne guzel valla, kuran'dan, ihlas suresi'nden filan hic anlamadigin iki uc cumleyi aktarip hemen siyriliyorsun cok derin bir sorunun icinden... hic kafa yormadan, hic bi seyi aciklamadan... sonra islam medeniyeti niye geri kaldi? ya n'olacagidi bu kafadaki bi topluluga?
  7. insanlığın cehaleti.
  8. bence soru kendi içinde çelişkili çünkü alllahı kim yarattı die soruluyor sa soru daki özne allâh ( yada tanrı yada bir yaratıcı) yani herşeyin öncesindeki yaratıcı hiç bişey olmadan önce var olan zat ve her şeyi yoktan yaratan e soruda deniliyor ki yaratıcı yi kim yarattı e kimse yaratmaz çünkü soruyu soran bile onun yaratıcı olduğunu söylüyor çünkü allahı kim yarattı diyor allah ismi gereği zaten tek yaratıcı dır.
    meselenin bir diğer çelişki si de şu allahı kim yarattı ya bi isim isteniyor diyelim ki bi isim verdik e soru gereği allahı yaratanı yaratan da istenilmesi lazım yani sonsuza gidecek bi yaratıcı bulunmayacak "bu soruya göre"
    işte islam burda vurguladığı inanmaktan öte bağlanmak yani eğer allah söylüyor sa bu doğrudur eğer ihlas süresi ni gönderdiyse mantığıma ters dursa da allah dediyse doğrudur mantığını istiyor islam. tabiki bu dinin aklı bilmi siliyor demek değil mesele inanışı nasıl yapacak işte buna da imtihan deniliyor sadece allahın varlığı ile ilgili değil diğer meselelerde de buna benzer örnek verilebilir örneğin domuz eti haram çünkü allah kesin olarak yenmez diyor ama bütün dünya yiyor sağlık larinda sıhatlerinde bisi yok yani bilimle ilgi bi problem yok ama allah yemeyin diyor işte burda önce allah yeme dedi diye yememek sonra zararına bakmak gerek dediğim gibi iman inanmayı değil bağlanmayı gerektiriyor
  9. varsa ki (bence yok) yaratılmamıştır. var olduğu varsayımıyla yola çıkarsak bu soruyu sormak var olduğu varsayımını hiç eder. gereksiz bir tartışma.