1. şişelerle arı yakalayıp,sallayarak öldürmek.bu caniliği arkadaşlarımdan görüp özenmiştim,çok pişmanım.
  2. okulda yeşilay kolunun gazına gelip babannenin sigaralarını kırmak, dolap üstüne çıkıp yatağa atlayarak uçtuğunu sanmak ilk aklıma gelenler oldu
  3. bir yaz tatilinde şişme kolluklarımı takmış havuzda yüzerken birden aklıma dahiyane bir fikir geldi. eğer şişme kollukları ayağıma takarsam su üzerinde yürüyebilirdim! teoride çok güzel bir fikirdi ama malesef pratikte pek öyle olmadı. suya atladığım anda kolluklar yukarıda ben ise suyun altında kaldım.baya bildiğin ayaklarım su üstünde kafam havuzda boğulma tehlikesi geçirdim. su-deniz fobim de o gün başladı sanırsam..
    elbis
  4. karıncaları ait oldukları kolonilerden başka kolonilerden götürmek örneğin siyah karıncayı alıp atlı karıncaların arasına bırakmak gibi abukluklarım olmuştur
  5. çok yetenekli olmamakla beraber karşılıksız tutkuyla dolu bir çocukluk geçirdim. bir yandan jules verne'nin kitaplarıyla başka alemlerde hayatta kalma serüvenini yaşarken bir yandan tüm dünyayı gs li yapma gibi anlamsız ideallerim vardı.bir ara birbirinden ırak, zıt olan isteklerim animasyon çizerliği üzerinde sabitlenmişti. grafi 2000'nin noel babalı eminemli animasyonlarını izler,gülmekten gözlerimden yaş gelir ve hemen ardından gaza gelip saatlerce uğraşıp bir boka benzemeyen çizimler yapıp , bunları sayfaları çevirerek hareket ettirirdim. evet beceremiyordum bu işi ama kafaya takmıştım bir kere.
    yine gecesinde uykusuzca çizim yaptığım sabahların birinde lavoboda boxerımın yerinde olmadığını farkettim. ev ahalisinin de tavırları alaycı ve aynı zamanda ketumdu.

    daha fazla dayanamayan babam: mcs dün gece uykudan kalktın hatırlıyor musun?
    ben: yo baba noldu?
    baba: çamaşır makinesinin yanında animasyon yapıyordun hatırlamıyor musun?
    babamın animasyon tutkumla dalga geçtiğini varsayarak banyoya girdim ve sabah eksikliğini hissettiğim boxer çamaşır makinesinin dibinde büzüşmüş duruyordu. sonradan öğrendim ki o gece uykudan kalıp doğrudan banyo gitmiş, soyunduktan sonra boxerı çıkarıp sallamaya başlamışım. babam gelip ne yaptığımı sorunca "animasyon yapıyorum baba" cevabını verdikten sonra fırlatmışım, sonra doğruca uykuya dönüş .
    ertesinde de babamın bu konuyu anlatmadığı komşu, herhangi bir dereceden akraba kalmadı . amcaların dayıların muhabbetinde meze olduk . animasyon çizerliği mi ?? nerdee ...
  6. sigara filtresini bi havayla içiyomuş gibi yaparken yutmak ve boğulmak üzereyken babamın parmağını sokup çıkarabilmesi sayesinde hayatta kalmak. bi de her bulduğumu koklardım narkotik köpeği gibi.
    wtf
  7. birinci sınıfın son zamanlarıydı, 23 nisan kutlamaları yaklaşıyordu. sınıfça ateş böceği dansı yapacaktık, hoca çiftleri seçiyordu. tabi o zamanlar sınıfın en güzel kızından hoşlanıyorum; dilara. o da bana karşı boş değil. kantinden kendime çikolata alırken ona da alıyorum ama vermeye utanıyorum. kendime aldığımı yerken diğerini onun yanında düşürüyor sonra da "aaaa bu düştü, dilara bunu sen ye." diyorum malca. o da kabul ediyor her seferinde. sınıfça dansa davet oynarken her seferinde çift olmayı ilk olarak ona teklif ediyorum, o da kabul ediyor her daim. bana karşı boş değil biliyorum. neyse, 23 nisan kutlamaları yaklaşıyor ve ateş böceği dansı için çiftler seçiliyor. hoca diları'yı çağırıyor: "kiminle çift olmak istersin?" dilara tek seferde cevap veriyor: "asilbirkullanici." içimde kelebekler uçuşuyor, mal mal bağıra bağıra gülüyorum, arkadaşlarım da arkadan mal mal oooooovvvv diye bağırıyor. biri hariç; ersin. sınıfın gerizekalısı, sıska, salak bir şey, aynı zamanda da benim gibi dilara'ya aşık. pis pis bakıyor şerefsiz, büyük bir hınç var gözlerinde. neyse hoca tamam diyerekten dilara ve beni çift olarak seçiyor. 23 nisan'a çok az kalmış bir an önce provalara başlıyoruz. ersin köpeği de kıskana kıskana bizi izliyor. bir gündü, iki gündü, üç gündü derken ben artık dayanamıyorum. tamam dilara'ya çocukça bir aşk besliyorum ama daha büyük bir aşkım var; futbol. provaları ekiyorum ve arkadaşlarımla futbol maçı yapıyoruz. tabi hoca buna son derece kızıyor ve benim yerime ersin denilen şerefsizi seçiyor ve dilara ile o çift oluyor. bunu duyar duymaz başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor, kendimi parçalayacağım. aynı zamanda dilara da çok mutsuz: "ben seninle ateş böceği dansı yapmak istiyorum." diyor. kendimi tutamıyorum ersin şerefsizini tuvalette kıstırıyorum: "hocaya ben ateş böceği dansı yapmayacağım diyeceksin, dilara'nın da peşini bırakacaksın" diyerek tehdit ediyorum. öküzvari vücudumdan korkuyor ama yine de pes etmiyor. ben de vücudumun öküzvariliğini de kullanarak en sonunda bir güzel dövüyorum. "ateş böceği dansı yapmayacağım, dilara'nın da peşini bırakacağım" diyor. ertesi gün okula geliyorum, hoca beni müdürün odasına götürüyor, babamı okula çağırıyorlar; şerefsiz ersin beni şikayet etmiş. babam geliyor, müdürden özür diliyor. "oğlumuz normalde böyle kaba, zorba bir çocuk değil, affedin." falan diyor. ceza almadan yırtıyorum. eve gidince babamdan bir güzel dayak yiyorum: "öküz gibi çocuksun, ufak tefek bir çocuğu mu korkutamadın?" sonra ne mi oluyor? 23 nisan kutlamalarında dilara, ersin ile ateş böceği dansı yapıyor ve ben de üzüle üzüle onları izliyorum. şimdi ise düşündüğüm zaman, keşke provaları ekip maça kaçmasaydım diyorum. dilara ile ateş böceği dansı yapamamak hala içimde bir ukdedir. futbolla da şuan aram pek iyi değil; topa sağ vuruyorum, sola gidiyor. ersin şerefsizi de geçen yıllarda face'de; 23 nisan, 19 mayıs kutlamalarında kızları açık saçık giyindiriyorlar, ayıptır, günahtır, yasaklanmalıdır tarzı bir şey paylaşmıştı. o yazıyı okuyunca onu bir daha dövmek istedim, dövemedim. o da hala içimde bir ukdedir.
  8. 6-7 yaşlarında annem babam salonda otururken arka taraftaki tuvalete gitmek benim için korkulu rüyaydı. ne zaman gitsem dönerken heryer karanlık olduğu için tuvaletin ışığını kapattığım anda ışık hızıyla salona gitmem gerekirdi çünkü arkamdaki karanlıktan biri beni çekecekmiş gibi sanırdım.
  9. "ismim neden elif değil" diye üzülürmüşüm, annemlere kızarmışım te allah'ım :)
  10. afrikanın ücra köşesindeki bir diskoda kopmak.
    4-5 yaşlarındaydım.
    ilaveten;
    173942586 kere kaybolmak
    anaokulunda kitap okuduğu için atılmak
    kitaplara kusmak
    örgü şişleriyle elektrik direkleri yapmak

    çocukluk güzeldi be.