1. kimseyi dinlemeye hazır değilim.

    kendime zor tahammül ediyorum.
  2. bu ülkede yaşadığımı düşündükçe,insanların aslında biribirinden ne kadar uzak olduklarını gördükçe dertleşmek dahi istemiyorum.
  3. la sabah sabah bu bize yapılır mı? okumayaydım iyidi. gene hüzünlendik, gene aklımıza geldi, aynen unutamayacağız son nefesimize kadar

    https://www.youtube.com/watch?v=tywnnxwebaw
    derdimizi anlatan en güzel şarkı
  4. aynı dertleri paylaşan insanlar görünce yalnız olmadığıma sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. üzülüyorum kimse yaşamasın bu duyguyu. beraber yaşadığın güzel anlar geldikçe daha da üzer insanı. tabi unutamadığım en derin 'şeylerden' biri (bkz: sevgili kokusu)

    unutmadan bu dönemde daha anlamlı gelir bazı şarkılar

    http://m.youtube.com/watch?v=V9uG5iiCKCI
    tes
  5. aslında dert yoktur yalnızlık vardır.
  6. işyerimde bir arkadaşım var.
    kendisinin tuhaf bir nasıl derler aurası var. bu kişiye insan bir şeyler anlatma ihtiyacı duyuyor.

    evet, sandalyesini çeken başlıyor komuşmaya... sanki arkadaş meşhur bir psikolog da millet sıraya girmiş gibi...
    ve olumlu bir şey paylaşan neredeyse yok. arada ben de konuştum, lezzetsiz bir tat bıraktı bu durum dimağımda...

    bu kişi bu durumdan fena halde şikayetçi görünmekte ve sürekli söylenmekte. ama içten içe inanılmaz memnun, inanılmaz keyifli.

    neden?
    çünkü insanların zayıflıkları, dertleri ile besleniyor bu kişi... ha diyeceksiniz ki ne ağır konuşuyorsun, gerçekler böyle ne diyebilirim ki...

    ünlülerin kameraları görünce kızması ama o kameralara muhtaç olması gibi onun hali de...

    ve hatta bilen bilir kendisi tam bir ellsworth toohey dir. bunu keşfettiğimde kızla konuşamamıştım. ve hala o lezzetsiz duygu içimde duruyor...

    bana gelince, iyi dinlerim ve dinlediklerimi kimsenin lehine veya alehine kullanmam... benden katiyen bir ellsworth olamaz...

    kitap için (bkz: hayatın kaynağı ayn rand)
    (bkz: the fountainhead)
  7. herkesin dertleşilecek arkadaşı benim zira benim dertleşebileceğim insan yok. ne zaman biriyle samimi ilişki kursam, değer versem, alttan alsam geride kalan hep ben oluyorum. unutulan, bir köşeye atılan kişi ben oluyorum. arkadaşıma bana küstüğünde ellerini tutup "küs olsak bile derdin varsa gel mutlaka anlat seni dinlerim" diyen kişi fakat bir tenha yerde gözümden sessizce damla akıtan ben oluyorum. biri ağlayınca yanına giden, neyin var diye soran o insan benim. sinirlenince ağlayan, "güçsüz" gözüken kişi benim. ama asla ve asla o özgüvenli, tuttuğunu koparan kişi olamadım. yanlış yaptığım yerler var, ama hala insanlara güvenmeden edemiyorum. insanlığımdan vazgeçemiyorum. yaradılanı sev yaradandan ötürü demiş yunus emre, sanırım ben bunu biraz aşırı uyguluyorum
  8. iyi hoş ama ben bu giriş mesajlaşmalarından hiç hazzetmiyorum, 40 yıllık arkadaş gibi direkt konuya dalacaksanız olur, yoksa hiç gerilmeyelim.
  9. (bkz: youreads fm) yayın zamanı dertleşecek insanların ortak adresi.