1. çözüm bu mudur yani? çözüm olarak bunu öne sürmek acizligin beyanıdır; başka da bir şey değil.
    aklıma gelmişken, 1984'ten aklımda kalan bir detayla bunu destekleyeyim. :)
    winston'u sorguya alan kişi, ben seni öldürmek istemiyorum, ki düşüncelerin toprak altında kalmasına dahi tahammülüm yok gibisinden bir şeyler söyler. ki haklıdır da, bir kişiyi eylemleri sonucunda öldürmek o eylemin önüne geçmez ve sorunu da çözmez. sorgulayan kişinin amacı burada winston'u özgürlük düşüncesinden vazgeçirmek için ona kendi doğrularını anlatmak ve benimsetmektir. zaten o işkence sonrasında birbirlerini satan sevgililer, düşüncelerinden vazgeçer, kendilerinden utanır, birbirlerinin yüzüne bakamaz ve ölmekten beter bir hale gelirler.

    peki bu yöntem gerçek dünyada neden benimsenmiyor diye soracak olursanız, insanları suça sürükleyen şeylerin de, onların suçlu olduğunu söyleyen kanunların da kaynağı aynı yer olduğu içindir. bilmem anlatabildim mi?
  2. ben insan hayatının kutsal olduğunu savunuyorum. her ne yapmış olursa olsun birisin hayatını almak kimsenin hakkı değildir. demokrasi, hukuk, cumhuriyet... hiç birisi insandan önemli değil, aksine her birisi insan için.
  3. idamda kimin asıldığından çok ağaçta sallanan boş bir ilmegin olduğunu göstermek önemli. bu arada ortadoğuda özellikle bu asılma fetişini araştırmak lazım. kimse, iğne, gaz veya kurşuna dizmeden bahsetmiyor. nefret şekilciliği bile bu kadar sığ bir karanlık nasıl aydınlanır ki?
    abrek
  4. idamin bir ceza olmadigini düşünüyorum.

    şöyle ki;
    ölümun en buyuk ceza oldugunu düşünmemizin sebebi ölmekten korkmamiz. onun dışında, eger olumden sonra hayat yoksa çekilen bir ceza da olmayacaktir, varsa da cennete ya da cehenneme mi gidecegini kimse bilemez.
    bu yüzden idam asla bir ceza değildir.

    peki ceza degilse ne,
    yok etme.
    sosyal 'genetigimiz' geregi, kendimizden olmayani dislama ve grubu ya da klani koruma egilimindeyiz. en özgürlükçü grupta bile, özgürlüge tehdit olarak görülenlerin dislanmasiyla bunun insan hayatindaki en temel egilimlerden olduğunu görebiliriz.

    anayasal düzeni yikmaya tesebbus edenlerin dışlanması ise en tabi şey. burada idam etmek ya da muebbet verme arasında bu açıdan bir fark yok. işte burada devreye başka etik konular devreye giriyor. farki yaratan da bu oluyor.
  5. idam cezası bu ülkede anca siyasilerin skor eşitlenince içlerinin rahatlayacağı bir gövde gösterisine dönüşecektir.

    milletvekillerinin "3'e 3 istiyoruz!" nidaları eşliğinde 3 gencin idamının onaylanması çok da uzak bir geçmişte değilken idamın gelmesini istemek ve adilane bir şekilde uygulanacağını düşünmek en iyi niyetli tabirle naifliktir.
  6. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası varken gelmesini hiçbir zaman istemediğim ceza.
  7. insan hayatı hiçbir suç için bir cezalandırma yöntemi olmamalı. yanı sıra bir topluma ne kadar fazla özgürlük verirsen o kadar daha fazla ister, bu duracak bir şey değil. bir sonraki kademe bırakın linç edelim olacaktır. sırf bunun için bile idam bir ceza olmamalıdır.
  8. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla karşılaştırıldığında daha az caydırıcı olduğunu düşündüğüm için gelmemeli bence.
    idamda suçluyu asınca her şey bitecek, (tabi diğer tarafta ne olacağı bilinmez) ama müebbette öyle mi vericen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını ölene kadar bir hücrede tek vicdan azabı çeke çeke kafayı yiyecek.
  9. öncelikle belirtmek gerek ki, suçun niteliği ne olursa olsun kişinin yaşama hakkı tartışmaya açık bir hak değildir. her durumda korunması gereken bir haktır.

    diğer yandan cezai sistemlerin caydırıcılığı zaten tartışmaya açıktır. caydırıcılığı olup olmadığı, kesin değildir. var ise bir insanı suç işlemekten alıkoyan etkenlerin içinde, ne kadar paya sahip olduğu tam olarak bilinmemektedir. fakat şu bir gerçek ki, insan bir suç işlemeden, bunun cezai sonuçlarına bakıp, bunu göze alarak işlemez bu suçu. yakalanmayacağını düşünerek hareket eder genelde. kendi teslim olan kişiler için de geçerlidir bu. o baskıyı kaldıramama, kendini cezalandırılmak zorunda hissetme sonucunda, gidip teslim olunur genelde. tabi insan yaptığı eylemin sonucunda ceza alacağının bilincinde olabilir. örneğin, birini öldürürsem beni hapse atarlar ya da bu ekmeği çalarsam beni hapse atarlar gibi mantık yürütür insan. fakat ne kadar atacakları ile ilgili düşünmez temelde.

    diğer bir yandan idam cezasının yaygın olarak kullanıldığı zamanlarda, ekstra bir caydırıcılığı olduğuna dair bir kanıt yoktur. tersini gösteren kanıtlar ise vardır.

    ayrıca cezanın amacına da burada dikkat çekmek gerekir. hukuksal anlamda ceza sadece caydırıcılık ile bağdaştırılamaz. aynı zamanda toplumdaki adalet duygusunu ayakta tutmayı ve suçluyu ıslah etmeyi amaçlar. idam cezasında ise ıslah söz konusu değildir.

    verilen cezai hükümler hata yapılmış olduğu fark edilirse geri alınabilir, bozulabilir veya düzeltilebilir. fakat idam cezasında, eğer idam gerçekleşmiş ise bu durumu düzeltebilmek mümkün değildir.

    idam, güçlünün, güçsüzü ezme isteğini meşrulaştırmaktan başka bir şey değildir. güç haklıdan yana olmayı istemez. her daim haklı olmayı ister.
  10. idam bir ceza degil adam öldürmektir.