1. -e: aşkım seni çoook seviyorum.
    -k: ben seni dağlar kadar seviyorum.
    -e: ben seni o kadar çok seviyorum ki aşkımı haykırsam o dediğin dağlar yerinden oynar.
    -k: dağdaki çobanla benim oyum bir mi?
    -e: aysun kayacı? lan!?
    -k: ya uff snne be slq .s
    -rte: paraleeeelll lel lel le e e

    gibi saçma muhabbetlere gark ettiren durumdur.
    sonuç: gecenin ikisinde entry girmeyin.
  2. sevgi bireyin kendine göre verdiği bir değer noktasındadır. kendi skalasında maksimum olan bir başka bireyde orta skalaya tekabül edebilir. yani sevginin başı sonu herkese göre değişir. bu yüzden siz kendi skalanızda maksimum sevin bırakın karşı tarafta kendi maksimum düzeyinde sevsin. kıyasa gerek yok çünkü değer yargıları farklı çok.
  3. bu düşünce reklamlarda oynuyor şimdi.

    +aşkım sen kapat
    -hayır, önce sen kapat
    +aşkıığğm önce sen kap-

    ama fuse tea etkisi mi yoksa doğanın kanunumu tartışılır bence ;*
    dkare
  4. siz yine iyisiniz, ben daha az seven tarafı da bulamadım daha.
    zizz
  5. sevgiler yarışıyor, ne lüks!
  6. belki de durmadan "aşk eşitler" mitine tutunduğumuzdan, hiç eşitlenemeyeceğiz.
    "sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara(...)
    sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim" der neruda.
    bir ara o daha çok sever ve bir ara da sen.
  7. eşit derece sevgi olamayacağı için her zaman bir taraf daha fazla seviyor, kısaca ne manaaağğğ
  8. sıla - tam da bugün :

    " hep aynı başlıyor, bitiyor ve
    iki kişiden biri vazgeçiyor ve
    biri hep daha çok, çok seviyor be."
  9. aklıma hep dalgaların gemiyi ortadan ikiye ayırması için gemi ile aynı boyda olma ihtimalini getirir.
    gemiye vuran dalganın boyu gemiye eşitse o gemi darbeyi alıp batarmış. öyle yani.
    niye hesap kitap yapıyoruz ki? gemi mi kurtaracağız. mutluysa iki tarafta sıkıntı yok.
  10. çünkü eşit sevme diye bir şey yok. olsa da bilinmez zaten. kimin daha çok sevdiğine karar veremiyorum ben şahsen. belki ölümcül şekilde seviyor ama dışa vuramıyor.
    sezgi