1. "çalışmak zorunda değiliz, hele sevmediğimiz ya da başındayken zevk almadığımız bir meslekte... vira 1968, selam hendrix !"

    memleketin bu şartlarında bunu diyebilmek gayet konformist ve alabildiğine liberal bir tavırdır. "mutlu olabileceğin mesleği seçemiyorsan, seçebilme yetini kazanmaktan mahrum bırakılmışsan, hayat seni bir şeylere zorunlu kılıyorsa, güçsüzsün, yemsin, kaderine razı olmalısın dostum. "

    tercih hakkının olabildiği koşullarda tabiki sana en uyanını yapmak gerekir. yani vaktinin ve emeğinin büyük kısmının geçtiği yerde mutlu olabilmek hayata yönelik mutluluğuna doğrudan etkiyecektir. bu insan için ideal değil belki ama optimum çözümdür.

    liyakata dayalı iş imkanlarının bu kadar güç olduğu bu koşullarda, yoksulluk sınırında^:hadi orta halli^ ailelerin çocukları ise erken yüzleşir gerçeklikle. bir yerden sonra da işini hakkıyla yapabilmek ve mutluluk amacına yönelik olarak zorunda kalınmışlığa sabretmektir olan.

    kargalar zeki hayvandır, bokunu yer mi sahiden bilmiyorum ama hayatta kalmak ya da hayata tutunabilmek için sabahın köründe kalkmak zorunda kalan emekçi insan, güzel insandır. buradan, cemal süreya parkı yolunu, her pazar sabah 5.30'dan itibaren^:çoğu insan pirelerle raks ederken^ süpürmeye başlayan belediye işçisi abilerime selam ve saygılarımı gönderiyorum. ^:bugün de sosyal mesajımızı verdik, çok şükür.^
  2. şikayet edilmemesi gerekendir. zira o mesleği size zorla yaptırmıyorlar. işe girerken şartlarınız uyuyorsa kabul etseydiniz.