1. denize gidildiğinde sabahtan akşama suda oynamak yerine bir dalıp çıkılan andır.

    önce dedemde fark etmiştim bunu. iyi yüzerdi rahmetli, sahilden yüzlerce metre açılır biraz dinlenir geri dönerdi. sonra bir de eve dönmeye yakın yapardı aynısını. ben tabii suda debeleniyordum o sırada. arada çağırırdım dedemi, madem denize geldik yüz değil mi?

    işin ironik tarafı dedem ne çocuklarına ne torunlarına yüzme öğretmedi. öğretseydi belki babam bugün hayatta olurdu.

    ben de hala yüzemem.
  2. erkek için babanın; kadın için annenin öldüğü andır.
    koruyucu kanatları etrafınızda değildir artık.
  3. annenin büyüyünce de giyer diyerek aldığı o kırmızı gömleğin üzerine tam olduğu zamandır.
  4. küçüklükte hayran olduğunuz insanların tabutlarına omuz vermeye başladığınız an.
  5. hayal kurmayı bıraktığını gördüğü an
  6. elinin yeterince kirli olmadığını anladığın andır.
  7. babasını, o dağ gibi adamı ağlarken gördüğü andır.
  8. maden suyu sevdiği andır.
  9. bazı durumlarda yeni bir şeyler denemek yerine eskileri tekrarladığını farketttiğim an. (yeni şarkı keşfetmek için çaba sarfetmek yerine eskileri dinlemek, yeni insanlarla takılmak yerine eski arkadaşlarınla hayatına devam etmek gibi)

    yerdeki 1 tl'yi görüp almadığım an.

    gelecek kaygısının hiç geçmeyeceğini anladığım ve artık kaygılanmadığım an.
  10. bir olay hakkında başına gelenleri tek başına hissettiğini anladığı andır. küçükken bir yerim acıyınca beni seven insanların da canı yanar sanardım. bunun böyle olmadığını anlayınca, hatta sevdiklerin acıtınca anlıyorsun.