• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.73)
sokrates'in savunması - platon
mö 399'un ilkbaharında, yetmiş yaşındayken dinsizlik ve gençlerin ahlakını bozma suçlamalarıyla atina'da mahkeme önüne çıkarılan sokrates "sözleriyle değil işleriyle" kendini sa-vunur. kendisini "ustalıkla" savunacak bir konuşmayı okumayı, öğrencilerinin ödeyeceği yüklü bir kefaleti ya da hayatının son günlerini sürgünde geçirmeyi reddederek bile isteye ölümüne yürür. savunma yorumcular tarafından sıklıkla çok az, hatta hiçbir felsefi ana fikre sahip olmamakla eleştirilir.oysa yukarıda sunula öykü savunma'nın sadece kurgusal iskeletidir. platon'un mahkeme önün çıkardığı sokrates'in kendisinden çok, onun hakikati ortaya çıkarma yollandır. hakikati araştırma yolları sokrates'in ahlakının kurucu öğeleridir. aslında savunma diyalektiğin diyalektik bir gerekçelendirilmesini sunar. platon'u: gözünde itham edilen de sokrates'in uğruna öldüğü de bu yöntemdir. sokretes'in yaşamı da ölümü d bu yöntemin başarısını ortaya koyar.(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. kitabı bitirdiğim zaman evde yatağımda uzanıyordum. "eeyoo bitti, ne kitaptı be" bakışlarımı etrafa atarken kardeşimle göz göze geldik.

    kardeşlerim 10 yaşında ikizler. bir tanesi pıtı pıtı yanıma geldi, kitabı istedi. al hadi bakalım dedim. ne yapacak merak ediyorum tabi. gittiler beraber içeriye. 1 saat kadar odalarından ses gelmedi. "noluyor yav orada" diyerekten odalarının yanına geldim. bir baktım içeriden hararetli hararetli sesler geliyor:

    - ey atinalılar!

    meğer bu ikisi kitabı almışlar, tiyatro gibi oynuyorlarmış bir saattir içeride... birisi sokrates olmuş, diğeri de kalan rolleri üstlenmiş. 1. bölümü de bitirmişler. savunma kısmına kadar gelmişler.

    nasıl hoşuma gitti bu hareket. yüzüm güldü. hemen oturdum kitap kritiği yapalım diye. "eee ne anladınız bu kısma kadar" diye sordum. felsefeye yabancı olduklarından "abi kitap güzel ama sokrates'e sinir oldum. her şeye cevap veriyor" dedi. (*:swh) sokrates kimdir felsefe nedir diye kısa bir brifing verdim. hoşunuza gitti mi dedim, evet dediler. işin garibi, kitabı okurken sokrates'in her şeye bir kulp bulması beni de sinir etmişti. beni aldı bir gülme hahahah.
  2. ''ikimizin de güzel ve doğru hiçbir şey bildiğini sanmıyorum; ama ben ondan daha bilgeyim. çünkü o, bir şey bilmezken bildiğini düşünüyor; ben ise bilmiyorum ve bildiğimi de düşünmüyorum. öyleyse ben ondan daha bilgiliyim, en azından bilmediğimi bildiğimi düşünmüyorum ve bu, beni ondan üstün kılıyor.''

    ölüm cezası aldığı halde doğru bildiği şeylerden şaşmayan düşünür, filozof sokretis'in mahkemede yaptığı savunmayı anlatan kitap.

    sokrates savunması sırasında hem kendi varlığını sorguluyor hem de hakimlere 'beni savunmanız altında sizlere kendinizi ve şu yaşanılan süreci sorgulama fırsatı yaratmış oluyorum ' gibisinden bir mesaj çekiyor.

    ölüm ve yaşamın, adaletin ve adaletsizliğin ne kadar ince bir çizgide gerçekleştirdiğini inceden de olsa yaptığı savunma ile aklımıza kazımayı başarıyor.

    kitabı bitirdikten sonra erdem ve dürüstlük üzerine aklınızı kurcalayan sorular biriktiriyor.

    platon ise bu çarpıcı savunmayı akıcı bir şekle getirerek vermek istenilen mesajı her kesimden insanın anlayabileceği ölçüde bizlere sunarak kitap şeklinde yer almasını sağlıyor.
  3. sokrates devletin tanrılarını tanımamak ve gençleri baştan çıkarmakla suçlanır ve mahkemeye çıkarılır. onu suçlayanlar, ozanları temsil eden meletos, zanaatkârlarla siyasetçileri temsil eden anytos ve söylevcileri temsil eden lycon'dur. bu üç kişi özelinde sokrates kendi sorgulama yöntemiyle kötü ozanları, zanaatkârları, siyasetçileri ve söylevcileri eleştirmiş, sonunda da kendini bir davanın içinde bulmuştur. sokrates'ten günümüze kalan yazılı bir metin yok. onun düşüncelerini öğrencisi geniş omuzlu platon kaleme alır. bu savunma da yine platon'dan geçerek bize ulaşır.

    savunma üç bölümden oluşuyor. birinci bölümde sokrates kendisine yöneltilen eleştirileri sokratik yöntemle çürütmeye çalışıyor. ikinci bölümde kendi cezasını belirliyor. üçüncü bölümdeyse ölümün iyi ya da kötü olup olmadığının bilinemeyeceği sonucunu çıkardığı bir akıl yürütme örneği sergiliyor.

    sokrates'in "bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir." sözü oldukça ünlüdür ama felsefeciler bu sözün aslının "bilmediğim şeyler olduğunu biliyorum." biçiminde olduğunu söylerler. bu savunmanın birinci bölümünde bilge geçinen insanların bilgisizliklerini ortaya çıkarmanın kendisini bilge yapmadığını söyleyen sokrates, "...belki yalnız tanrıdır bilge olan." derken aslında devletin tanrılarından çok, bir tek tanrıya inandığını sezdirmek istiyor olabilir. islamcı filozofların sokrates'i bir peygamber gibi görme nedenlerinden biri de bu ayrıntı galiba.

    savunmada erdem, onur, iyilik, ölüm korkusunun gereksizliği gibi konularda da görüşlerini okuduğumuz sokrates, ölümden kurtulma olasılığı olmasına rağmen onurunu ön planda tutmuş ve baldıran zehrini kendi elleriyle içmiş. platon'un bazı diyaloglarında sokrates'e sinir olsam da bu davranışını takdirle karşılıyorum.

    savunma okunduktan sonra bir de a. turan oflazoğlu'nun sokrates savunuyor oyunu okunabilir.
  4. sokrates zehiri içmeden evvel tutulduğu hapishanenin kapısı açıktır gitmek isterse gitsin denmiştir.

    -ben suçlu değilim dolayısıyla kaçmam demiştir.

    eğer kendini savunur, yaptıklarını kabul eder ve özür dilerse serbest kalabilir demişler.

    -ben bir hata etseydim kötülük etseydim zaten bu kötülüğü yaptığım insanlar gelir beni bulurdu. demek ki kötülük etmemişim savunacak bir şey de özür dileyecek bir şey de yoktur der.

    yani adam ya beni suçsuz bulur mahkeme ya da idam eder diyerek 3 bin sene öncesinden onurlu duruşun dersini insanlığa vermiştir. bugünün yöneticilerine bakarsan yargılanmamak için neler yaparlar (yaptılar) bi karşılaştırmak lazım tabi.
    abi
  5. aşırı sağcıların sokrates'i peygamber olarak kabul etmelerine sebep savunmadır: bilseydi bu kelamları eder miydi?
    yeni şafak'dan faruk beşer diyor ki: "Gerçekten de Sokrat çok tanrıcılığa karşı olması ve erdem/fazilet ve ahlak anlayışıyla o kadar müslümandır ki, hiçbir filozof salt akılla bu noktaya gelmiş olamaz."
    sızıntı dergisinden alaaddin dikmen ise sokrates'in " Çocukluğumdan beri beni izleyen, Allah’ın vermiş olduğu kutsal bir ses vardır. Bu öyle bir ses ki, ne zaman onu içimde duysam, yapmak üzere olduğum bir işi yapmamam gerektiğini gösterir." sözünü peygamberlik alameti saymış. hayat çok enteresan kuşlar falan.
    ozman
  6. geçerli bir sebep olmadan idam edilmeyi tercih etmiştir. geçerli bir sebebi olsaydı diye düşününce hak vermemek mümkün değil.

    okuduğum lisede bahçede topl oynarken arkadaşın biri camı kırdı. müdür yardımcısı çağırdı bunu kulağını çekiyor vs. bu da başladı ağlamaya hocam valla bilerek kırmadım, yanlışlıkla oldu. hocanın cevabı da benzer nitelikteydi, "yok bi de bilerek kırsaydın!"
    abi
  7. platon'un gençlik döneminde sınıflandırılan ve sokrates'in yargılanması ve idamı sürecini anlatan üç diyaloğun ilki.
    metni diğer diyaloglardan bağımsız ve düz biçimde okuyarak anlamını kavramak pek mümkün değil. alt metni kavramak için platon'un fikirlerine hakim olmak ve tüm diyalogları bağlantılarını görmeye çalışarak okumak gerekiyor. maalesef bugün eski yunan felsefesini anlamada karşımıza çeviri gibi bir sorun çıkıyor, felsefi metinler eski yunanca'dan ingilizce'ye, ingilizce'den türkçe'ye çevrilirken anlam kaybına uğruyor ve bu da metni olduğu gibi anlamamıza engel oluyor.
    diyaloğun kendisine gelirsek, bana bu bakış açısını kazandıran, sevgili felsefe hocam kaan atalay sokrates'in eylemini "savunma"dan ziyade "saldırı" olarak nitelendirmişti. platon, sokrates'in ağzından bugün de aynı şekilde kabul ettiğimiz ve inandığımız bilgi, demokrasi, adalet gibi kavramlara sert eleştiriler getiriyor. sokrates atinalılara "aslında hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyoruz ama benim sizden farkım cehaletimin farkında olmam" diyor. sokrates'e göre, insanın sahip olduğu sınırlı algılama ve muhakeme yeteneğiyle ulaşabileceği son nokta aslında hiçbir şey bilmediğini fark etmesi ve bu aslında yine hiçbir şeye yaramayan "insani bilgelik". bilgi dediğimiz şeylerse aslında birer "inanç".
    sokrates kendine yöneltilen suçlamalar karşısında kendini savunmaktan ziyade fikirlerinin doğruluğunu savunmaya devam ediyor ve "beklediğiniz gibi kendimi savunarak yaşamaktansa, bildiğim gibi kendimi savunarak ölmeyi yeğlerim." diyor. ve kendini ölüme mahkum edenlere son sözlerinde "benim dünyadan ayrılışımdan kısa süre sonra bana verdiğiniz ölüm cezasından çok daha acı verici bir ceza sizi bekliyor." derken bir intikamdan söz etmiyor, umarım benim gibi insanlar artar ve sizi kendinizi sorgulamak zorunda bırakırlar böylece daha "iyi" insanlar olursunuz, diyor.
  8. platon’un gençlik dönemi eserlerinden biri. platon hocası sokrates’in fikirlerini, yaşam biçimini, ahlak felsefesini ortaya koymaya çalışıyor. bu noktada her zamanki tartışmayı hatırlamadan olmaz. platon kendi fikirlerini sokrates’e mi yontmuştur bilinmez. ama sokrates’i okuduğumuz diğer kaynakları da düşündüğümüzde tutarlı bir sokrates karakteri görürüz platon’da.

    sokrates’in duruşması çok coşkulu başlıyor. sokrates dinamik bir konuşmacı olarak çıkıyor karşımıza. retor gibi süslü bir konuşma yapmaz elbette. hatta mahkeme öncesi etkileyici bir konuşma yapması için verilen öğütleri reddeder. konuşmasında davadaki suçlamalardan önce kötü ününden bahseder. adeta kendisini çok daha önce suçlamış olan kişilerle hesaplaşmayı da istemektedir. bu eski suçlamalar nedeniyle iyice olumsuz koşullanmıştır mahkeme. bu eski suçlamaları yapanlardan biri de yazar aristophanes’tir. bulutlar adlı komedisine gönderme yapar sokrates. konuşmasında kendi halinde, ortalama bir insan olduğunu vurgular. ama yaptığı konuşmanın ortalama olmadığının kendisi de bilincinde olması gerek.

    sokrates bu açıklamalardan sonra suçlamanın nedenlerini tartışmaya başlıyor. dinsizlik, yeni tanrılar uydurmak ve gençleri baştan çıkarmak olarak üç maddelik bir suçlama var ortada. tanrıtanımazlığı konusunda yapılan suçlamaları kabul etmiyor sokrates. tanrıyı anlamak istemektedir. ksenophon’un kitabından çeşitli düşünürlerin kitaplarını okuduğunu öğreniyoruz. ama bunlar tatmin etmez. bilge kişilerle konuşmak gibi bir metot geliştirir. sokrates tanrıları reddetmez ama anlamak ister. sorgulayıcı konuşmaları tanrıtanımazlıkla aynı kefeye konmuş gibi görünüyor. kurban verdiğini, jüriden bazılarının onu gördüğünü de öne sürer. suçlamayı yazan meletos ile konuşur bu kısımda. sokrates meletos’tan açıklayıcı olmasını ister. meletos’a göre dinsizdir. sokrates ise meletos’un kendisini anaksagoras ile karıştırdığını düşünür. böyle yapmakla da yargıçları küçümsemiş olur. meletos’un tutarsızlıklarını açığa çıkarmak ister sokrates. atina devletine bağlılığını da dile getirir. yaptığı tanrıları anlamaktan başka bir şey değildir esasında.

    bir diğer suçlama gençleri doğru yoldan saptırmak. meletos bu konuda da suçu öne sürmekten fazlasını yapmıyor. meletos’a göre yasalar doğru yolda olmayı sağlar. fakat sokrates yasalara bağlıdır. kişisel tutarlığı polisi de kapsar. atina sokrates’in sevdiği bir polistir. istese başka bir polise gidip yaşayabilir ama sokrates istemez. bu yüzden buranın yasalarını reddetmesi çok düşük bir ihtimal. gençleri tek bir kişinin baştan çıkarmasının inanılacak bir tarafı yoktur.

    “gençleri yalnızca bir kişinin baştan çıkardığı, öbür kişilerin onları iyi yetiştirdiği, olgunlaştırdığı doğru olsaydı, bu onlar için gerçekten eşsiz bir mutluluk olurdu.”

    sokrates suçlamaların mantığını anladıktan sonra çürütmeye girişiyor. ama suçlamalar kötü ününün bir sonucu. delil istedikçe verilmez. haliyle bu savunma da biçimsel olarak vardır. sokrates gölgelerle savaşmaya kalkmıştır çünkü. atina demosuna güvensizliği davayla pekiştirilmiştir. bu noktada platon’a dönmek gerek. hocasının ölümüyle demokrasiye düşman olmuştur gibi bir düşünce var. ama bu sokrates’in idamından daha gerilere giden bir nefret. nefretin nedeni sınıfsaldır, bir arkadaşın ölümü değil.
    diyalogu ilk okuduğumda fark etmediğim bir noktayı fark ettim yeniden okuduğumda. platon ve sofistlerin çatışması bilindiktir. her diyalogunda kötü adam yapar neredeyse sofistleri. hocası sokrates de sofistleri onaylamaz. ama sofistlerden epey etkilendiğini düşündüm okurken. agorada insanlarla yaptığı konuşmaları öne sürer sokrates. bu konuşmaları yargıçlar da duymuştur ve hiçbirinde yasalara uymayan bir şey yoktur. sokrates bu konuşmaları herkesle yapar. yalnızca bir sınıftan insanlarla girmez tartışmaya. bu tartışmalarda sokratik yöntemle herkesin belli sonuçlara ulaşacağını söyler. bu sofistçe bir tavırdır. çünkü sofistler platon’dan farklı olarak herkesin eğitileceğini söylerler. sokrates de bu birikimden etkilenmiştir. parayla ders verme konusu dışında sofistlerle bağı biraz daha fazladır. daha ılımlıdır zaten platon’a göre.
    kriton diyalogunda değinmek istediğim bir noktayı burada da belirtebilirim. sokrates cezalandırılacağını bilerek savunma yapar. yaşanmaya değer bir yaşamı olur böylece.
    sezgi
  9. "bilgelikleriyle en çok tanınanlar, bilgelikten en çok yoksun olanlar" der, savunmasında sokrates
    zadig
  10. kısaca "yanlış yapıyorsunuz eyy atinanılar".