1. çevremdeki insanlara göre bakış açımın daha geniş olduğunu düşünüyorum.

    ne bileyim sanki kalıplara göre hareket ediyor insanlar bu ülkede.

    örneğin punk rock, hard rock gibi türleri seviyorum ve inançlı biriyim. ama insanlar "sen inançlı birisin, nasıl punk rock dinleyebilirsin ki?" şeklinde sorular yöneltiyor. ya da mesela elektro gitar çaldığımı görüp de "sen inançlı biri değil miydin? elektro gitar ne alaka?" diyebiliyorlar.

    ne bileyim türkiye'de yaşayan insanların algısı bu kadar kıt mı? neden inançlı biri de hard rock veya metal sevemesin veya bu tür müzikleri yapamasın ki? bu kadar mı alıştı bu insanlar kalıplara göre yaşamayı?

    mesela geçenlerde bir arkadaşım parası olmadığı için enstrümanın akordunu yaptıramadığından şikayetçiydi. ben de ona "akort cihazı kullansana?" diye öneride bulundum. sonra o da bana "ama ben yapamam ki. illa bir uzmanın bakması lazım" şeklinde bir şey söyledi.

    ya cidden hayret ediyorum. çözüm üretmekten bu kadar mı aciz bu insanlar? adam "ben punk felsefesinin seviyorum" diyor ama daha "do it yourself" felsefesinden habersiz.
  2. bir kez daha anladım ki türk insanı cidden kendisine sert davranan insanların sözünü dinliyor sadece.

    muhabbetimiz bozulmasın, tadımız kaçmasın diye laflarını alttan aldığım bir takım insanlar vardı. sabrımın son noktasına kadar da böyle yapmaya devam ettim. en sonunda patladım ve baktım ki ben bunlara sert davrandıkça daha da sevmeye başlıyorlar beni.
  3. sanırım çok cins bir insanım.

    hem "vay arkadaş tipsiz adamın bile sevgilisi var, benim sorunum ne ki? benim neden sevgilim olmuyor?" diyorum hem de "offf... dünya kadar derdim var bir de sevgiliyi kim çekecek şimdi" diyorum.

    hem "neden arkadaşım yok ki hiç benim? beni beğenmiyorlar mı?" diyorum hem de "iyi ki arkadaşım yok, şimdi bir yerlere çağırırlar beni. çalışmamdan alıkoylarlar beni" diyorum.
  4. bu itiraf yazılırken arka fonda suzi quatro'dan "the wild one" çalmaktadır.

    hayatım boyunca insanlardan hep farklı oldum.

    ne bileyim ilkokulda bir öğrencinin bilimle alakası en fazla geometri iken ben sokrates ve platon okuyordum.

    lisede insanlar birileriyle çıkmaya çalışırken ben fransızca olarak victor hugo okuyordum. avrupa dillerinin yanı sıra asya dillerini de öğrenmeye çalışıyordum.

    bütün bunlar normal bir insanı farklılaştıracak şeylerdi zaten.

    üniversitede ise beni müziğe başlatacak olan grupla tanıştım ve gitar öğrenmeye başladım. bir de o günden beri hep punk ve türevi ve bir de hard rock türü müzikler dinledim. kendi tarzımın da bu çizgide olduğunu düşünüyorum.

    rol modellerim hep kadın oldu. daha doğrusu onların benim rol modelim olduğunu düşündüm.

    fakat aslında ben dinlediğim ve hayranı olduğum müzisyenlerden de farklıydım.

    bu sebeple kendime yeni rol modelleri aramaya başladım ama yoktu.

    dediğim gibi farklıydım çünkü.

    ama aslında herkes farklıydı.

    çünkü bir müzisyenin parmağının açısındaki farklılık bile gitardan çıkan sesi etkiliyordu.

    bir müzisyenin yaşadığı her şey onun müziğini etkiliyordu.

    bu sebeple de artık rol modeli aramaktan vazgeçtim.

    çünkü kendim sadece kendi kendimin rol modeli olabilirim, bunu fark ettim geç de olsa.

    çünkü diğerleri benim aşık olduğum kıza aşık olmadı, ya da sevdiğim kız başka birini tercih edince benim gibi hissetmediler.

    elbette benzer durumlar yaşadılar ve şarkılarında da bunu anlattılar. belki de benimle aynı şeyleri yaşayan müzisyenlerin şarkılarını daha çok seviyorum.

    bugünden itibaren ben, sadece ben olacağım. ne birine özeneceğim, ne de birinin kopyası olmaya çalışacağım.

    elbette ilham alacağım orası ayrı. hatta hayallerimden birisi de sevdiğim müzisyenlerle sahne alabilmek.

    neyse, bugünden itibaren kendi hayatıma daha saygılı olacağım.

    artık başkalarının tercihi değil, benim tercihim önemli olacak benim için.
  5. bazı insanların 1 aylık maaşı olan parayı, 1 öğünlük yemeğe harcayanların olduğu dünyayı istemiyorum ben.

    kadınlara zulmedilen, kadınların zulmü kabullenip erkeklerin dizayn ettiği bir hayat yaşadığı dünyayı da...
  6. yaklaşık 1.5 yıldır bir grupta çalmıyorum.

    bugüne kadar çaldığım tüm gruplardan (bir tanesi hariç) hep kavga dövüş ayrıldım.

    ama yine de özlüyorum tüm gruplarımı.

    not: bir gruptan ayrılma sebebim grubun albüm çıkarma aşamasına gelmesi ve yapımcı şirketin "grup çok kalabalık, sayıyı azaltalım. x vokal yapsın (ki kendisi lead gitaristiydi grubun) ritim yapanı da gönderelim. zaten yabancı." deyip beni bir güzel şutlaması. grubun da "bak hayal ettiğimiz seviyeye geldik, lütfen zorluk çıkarma" diyerek tatlı dille beni ülkeme geri postalamasıdır. en azından "adamlar haklı lan" deyip döndüm.
  7. ben şekerli şeylerden ölesiye nefret eden biriyim aslında (sadece çikolataya katlanabiliyorum, o da az miktarda olduğu sürece).

    ama bugün ne olduysa canım yaş pasta istedi. normalde ben bunu yılda bir kere doğum günüm sırasında çeyrek dilim olarak yerim. onda bile, acısı geçsin diye suya gömülürüm.

    gittim ufak bir yaşpasta aldım ve tamamını tek başıma yedim.

    az daha ölecektim sözlük. o nasıl bir yanmadır öyle...
  8. (bkz: #181281)

    şu girdiyi gördükten sonra "acaba bir daha araştırma işleri haricinde internet kullanmasam mı?" dedirtti cidden de.

    özellikle youser'ların çaldığı parçalar başlığındaki yorumumun eksilenmesi üzerine biraz moral bozukluğu yaşamamı da hesaba katınca "sanırım ben çok ciddiye alıyorum interneti" diye düşünmeye başladım.
  9. son zamanlarda lita ford'a aşık olmaya başladım.

    ben joan jett'e aşıktım halbuki... ne olacak şimdi?

    şaka bir yana, benim idollerim hep kadın nedense. tamam yngwie malmsteen, ritchie blackmore da benim idolüm ama bir lita kadar sevmiyorum onları.

    şu aralar en büyük hayalim johnny guitar'ı çalabilmek mesela... o nasıl bir solodur öyle...

    https://www.youtube.com/watch?v=w44gwtRHGKY