1. insan evladına isim koyarken düşünecek. kulağa nasıl geliyor? begüm mesela yavru kaplumbağa gibi. onur demiş çocuğa, aklına kargodan gelen kutular geliyor. hayret ya
    yok
  2. yani tabii ki insan zeki olduğunu fark ettiğinde aptallaşmaya başlar. nerede güzel/yakışıklı olduğunun farkında olan kadın/erkek varsa kendiliğinden çirkinleşiyor. öyledir, elinde olmayan şeyler varsa onlara fazla şey etmeyeceksin. misal, afedersin kız sütlaç gibi ama sütlaç gibi olduğunun bilincinde. ne oluyor o zaman? hemen bir baş soğana dönüyor. kızın kafa canavar gibi çalışıyor. o zaman ne oluyor? hemen salaklaşıyor. geçen mesela aynanın karşısında acaba yakışıklı mıyım dedim, ne oldum? beygir çüküne döndüm.

    önemli bunlar.
    yok
  3. belirsizlik, beklenti. b'yle başladığı için kekemeler için zor kelimeler bunlar. öyle bir cümle kurmalıdır ki hayat, içinde b ve d olmamalı. zor olmasın yani
    yok
  4. "neden" ile "ne" aynı şeydir aslında. sınırlanabilen şeylerin ne'liğinden bahsedilebilir ve yine aynı şekilde nedensellik atfedilebilir. mesela; galaksinin birindeki topun üzerinde antenlerini sallayan böcekler gibiyiz, dediğimizde bu "nedensellik" yörüngesine girer. ama şöyle dersem: yaşıyor olmak, çürük çekirdeği çürük olduğunu bile bile "belki yine de tadı güzeldir" umuduyla çitlemek gibidir, dersem bu "ne?" sorunsalıdır. aslında aynı şeylerdir. birincisinde özne "öteki" diğerinde ise "ben"
    özne önemli. kendine dışarıdan bakınca böceksin; böceği yediğinde damağında kalan tat ise sensin. evet.
    yok
  5. insanlar kötü ya. kötüyüz anladın? tapınmayla nefret etme arasında salınıyoruz. kendimize aşkımızdan rol biçip duruyoruz. role girmeyince şeytan taşlar gibi taşlıyoruz. beklentileri karşılıyorsa tavaf ediyoruz. kontrolden çıkanları boğazlamamız bundan hep. "başkası"nın üstüne basıp geçtiğimizden. 10 bin yıllık lanet. livatacı, mastürbasyoncu, sosyal mikroplarız. kuytu köşede masumiyetin gırtlağını makaslamamız bundan hep.

    kötüyüz. koyverip gidemeyiz. akıp gideni durdurmak için planlar yapmalıyız. kıstırmalı ve kötülemeliyiz. bin yıllardır böyleyiz
    yok