1. -alabildiğine yanlışlık-

    kendime tattırdığım bu acı.. istemiyorken dahi olmuş olan.. kendi kontrolümde sanıyordum oysa.. kendimi. bir beyaz önlüklü konuşuyor.. 30’larının ortasında, hafif kır saçlı..

    -evet, evet anladım, alzheimer semptomları gösteriyorum..

    bir hastalığımın olduğunu söylüyor.. ‘şu şu şu ilaçları alman gerekiyor’ ‘ x tarihinde kontrole gel’. hastane koridorları uzuyor da uzuyor.. ölsem herhalde, daha iyiydi diyorum.. delirmek, en kötüsü olsa gerek. delirmek, çığlık çığlığa.. kendimi dışarı atıyorum ve hıçkırıklar içinde yürüyorum.. günden güne yiteceğimi düşünüyorum.. ailemi, anılarımı ve arkadaşlarımı.. unutacağım. istemesem de, unutacağım.. bunu kimseye söylememeliyim. hayır, bilmemeliler.. en iyisi hiçbir şey yokmuş gibi davranmak.. beni böyle hatırlamaları en kötüsü.. hayır, söylememeliyim..

    varlığımın amacını sorgulamaya başlayalı yıllar oldu.. bir sonuca varamamakla beraber, daha fazla soru getirdim haneme.. yanı başımda biriktiler hepsi. tek tek hepsini büyüttüm ve hatta besledim.. insan, ne için yaşar? insan temelli bütün sorular zordur hep.. öğrenmek bile istemeyiz bazılarını.. sahi, neden bu kadar zordur?. kapılardan içeri giren şen şakrak kızların sesleri kulaklarımın pasını siler.. gözyaşlarım yanaklarımı okşayıp yere düşerken gizlice silerim kendimi. içimde yaşatırım bir çok soruyu, çoğu cevapsız, çoğu tehlikeli..

    şimdi olmaz, hayır.. alabildiğine çaresizlik, içimdeki.. bu dipsiz kuyuların da bir dibi olmalı diyorum kendi kendime.. çok konuşuyorum, kendi kendime.. yine gözlerim doluyor. yapamıyorum.. henüz, çok gencim.. bu tükenmişlik kuşatıyor benliğimi.. kurtarmaya gücüm yetmiyor kendimi karanlığın kızgın pençelerinden.. yardım gerekiyor.. yine bir an, çocukluğumu anımsıyorum.. bıçak yarası gibi gülümsüyorum artık. sözleri unutmaya başlıyorum. isimleri.. bir rüyada olsam, uyansam.. hepsi geçmiş olsa. gözlerimi kapatıyorum denemek için ve tekrar açıyorum.. salt gerçekliğin soğuk nefesi yüzüme tokat gibi iniyor.. kendime geliyorken, kendimden veriyorum.. uzaklaşıyorum bütün gerçekliğimden, belki hiç benim olmamış..

    iğrenç, aşağılık bir istek doluyor içime.. ‘’intihar’’ yedi harfli bu kelime kağıtta yazılı olduğu gibi durmuyor.. kabına da sığmıyor.. bütün iğrençliği ve çekiciliğiyle işte! karşımda duruyor ve beni çağırırmış gibi bir havası var.. tükettiğim zamanımı hatırlatıyor bana. ve zaten artık, olmayacak.. zamanım.. hiç olmamış gibi, her şey birer birer silenecek hayat perdemden.. görüyorum.. görüyor ve duyumsuyorum bu biçare, bu yitik benliğimin nasıl son bulacağını..

    bir intihar tasarlıyorum zihnimin en diplerinde.. kimsenin duymaması için üstümü örtüyorum, sıcak yatağımın içinde üşüme alıyor beni ve düşüncelere atıyorum kendimi.. alabildiğine fikir, alabildiğine soğuk..

    ‘’neler düşünüyorum böyle?’’

    ‘’saçmalama’’

    düşünmeden edemiyorum.. tanrı beni özlemiştir bakarsın.. belki, budur ahvalimin açıklaması.. yok mudur bu halin bir açıklayıcısı? belki, tanrı özlemiştir bakarsın.. budur açıklaması..

    ve budur kendime getirdiğim açıklama.. bütün çaresizliğimle gelen budur, elimden.. olmuyor işte, yaşamayı da ölmeyi de beceremiyorum.. ya denklemin bir yerinde yanlışlıklar var, ya da stratejimde bir sorun var.. ikisi de yanlışsa?

    alabildiğine yanlışlık, alabildiğine yalnızlık.. işte, budur varlığımın tanımı.. yok oluşumun fitili..

mesaj gönder