1. yanlış hatırlamıyorsam okulumdaki bir öğretim görevlisi, insandaki ahiret inancının özellikle rüya görmesiyle (rüyada ölü insanları görmeleri sebebiyle) şekillendiği yönünde bir teoriden söz etmişti. bu, dilin gelişimi ve soyut düşünebilme yeteneği, şüphesiz insanı bu tür inançları edinmesini kabil kılabilecek durumlar. bir de, daha gelişmiş sayılabilecek hafızamız, sorgulayabilirliğimiz, belki biraz da olayları anlamlandırmaya mecbur kılıyor bizi. olayların sebebini bulma-çözme gelişmiş bir düşünce sistemine işaret sayılmaz mı? sayılır. fakat hepsi bir araya geldiğinde, insan nereden geldiğini ve ne yapması gerektiğini sorgulayacak refaha erdiğinde, çünkü kurt tarafından kovalanan insan evladından "ya bizi uzaylılar getirdiyse?" diye sorgulamasını beklemek hata olurdu, "ben nereden geldim" diye sormak, acı dolu hayatta daha üstün bir neden aramaya başlamak, gerçek manada sebepsiz acıya denk gelmemiş bizler için çok doğaldır. sorun, buradan sonrasında başlıyor zaten.

    tanrılara baktığımızda, tarihsel anlamda, çoğu zaman çoklu tanrı sistemleriyle ve her tanrının bir şeyler temsil ettiği panteonlarla karşılaşıyoruz. benzer şekilde, mikail'in hava durumundan sorumlu tutulduğunu düşünürsek, insan, inancı konusunda tanrıyı hep adım adım geri çekilmeye zorlar konuma düşüyor bilim sebebiyle. en sonunda da "sadece ölümden sonrası ve evrenden öncesinden sorumlu, ilahi adalet sağlayıcısı veya zevkine bir şeyler yaratan" sonsuz bir tanrıdan söz etmeye başladık.

    peki, bu inanç, niçin diğerinden daha kaliteli olsun/görülsün?*

    örneğin, "ya o tanrıyı da başkası yarattıysa" dediğimizde, "biz yaratılmayan bir tanrı diyoruz" cevabı veriliyor. peki ya evrenin öncesinde başka bir "başlangıçsızlık" kaynağı varsa? belki de sonlanabilir fakat başlangıçsız bir evren vardı veya hala var, bunu tanrıdan daha az olası kılan nedir? bir diğer soru: bir tanrı, istek sahibi midir? istek sahibi olan herhangi bir varlığın özgür irade sahibi olmasından söz edilebilir mi? isteklerimizi gerçekleştirme ve gerçekleştirmeme istekleri, yani kararlar, bunlar insanlarda henüz onlar dile getirmemişken şekillenir ve kontrolümüzde değildir. insanı etki-tepki mekanizmasından öte gösteren şey, inceleyebildiğimiz benliğidir. (her ne kadar "tanrı anlaşılmaz, onu böyle mantıksal çıkarımlarla sorgulayamayız" denebilse de -ki buna ileride değineceğim-) bilinçli bir varlık olan tanrıyı bizden farklı kılan nedir? tanrı, neyi isteyip neyi istemeyeceğine hangi isteklerine göre karar verir? tanrı bir kararı nasıl alır? tanrı insanı en başında neden yaratmıştır? (cennetten kovulma bonus sorusu: tanrı, kovacağını bile bile insanı neden yaratmıştır? cennetten kovmasa ne kaybederdi? bizim tekamülümüzden ne çıkarı var? tekamülden geçmiş halimizi neden yaratmıyor? özgür iradenin varlığını iddia etmemize yol açan tek şey şu anki bilinçlerimiz, fakat ben sizin bendeki gibi bir benliğe sahip olduğunuzdan bile asla emin olamayacağım, keza siz de bende ve birbirinizde aynı sorunu çekersiniz.

    gelelim dawkins konusuna. lennox'un sorusu dawkins'teki inanma ihtiyacını ve geçmiş istatistiklere dayalı düşünce biçimini ortaya koyan bir soru. zaten insanda inanma ihtiyacı olduğu için tanrının ortaya çıktığından ve "her şeyin yapanı varsa evrenin de vardır" zihniyetinin ürününden ibaret olduğundan söz edip duruyoruz. çürütme değil, bilakis destekleme sayılır. "her şeyin kanıtlanabilir olması gerek" cümlesiyse "hormonlar kanıt istemez, insanı harekete geçirir" diye cevap alır, aşık olmasaydınız ve üreme isteğiniz de olmasaydı, "iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta ömür boyu bir arada kalacağınız" birine her gün tahammül edip onla aynı yatakta yatmaya tahammül edebilir miydiniz? bu yüzden dawkins eşine güvenmeye mecburdu, aşk acısı ve alışkanlık karşı çıkması evrimsel anlamda gereksiz/aykırı bir durum bile sayılabilir. tanrı inancı da benzer mekanizmayla işler, "anlamlandırmayı kaldıramaz hale gelince, veya sığınma ihtiyacı duyunca, inanmaya başlarız" diyebiliriz. zaten sorun bu noktada insan bilincini bir sonraki seviyeyi inşa etmeye zorlamaktır, geçmeye demek güç biraz fakat inşaatından söz edebiliriz sanıyorum. bu da, mantık ve sezgilerimiz çeliştiğinde, doğru bildiğimizi yaparken hangisini dinleyeceğimiz noktasında daha özenli davranmayı gerektirir.

    tam da şu noktada belirtmeliyim, çelişkili bulsam da ateist değil agnostiğim. her daim dile getirdiğim üzere, "tanrı yoktur diyebilmek için önce tanrı olmam veya o bilgiye ulaşabilecek kaynağa sahip olmam gerekirdi."

    gelelim "ileride değineceğim" dediğim "tanrıyı anlayamayız, o anlaşılmazdır, aklın üstündedir" konusuna. bu da zaten bir nevi "mantığımızla kavrayamadığımız her şeye tanrı diyoruz" düşüncesinin sessiz itirafı değil midir? bugün kavrayamadığımızı yarın kavrayamayacağımızın malumatı kimdedir? tüm hayatımızı "teröristlerin cehennemde cayır cayır yanacağına", kötü devlet adamlarının ve devleti peşkeş çektikleri iş adamlarının cehennemde yanacağına inanarak geçirmemiz, bir avuntu değilse nedir? kendimizi koruma ve rahata alıştırma mekanizmamız tarafından uyutulmamız, bunu sömüren kimselerce bizi etkisizleştirmekte kullanılıyor. ötedünya inancı olmayan durumlarda, bir tanrı olduğunu iddia etmekse, herhangi bir anlam ifade etmiyor. çok zorlarsak belki insanın bilime-felsefeye olan ilgisini "tek bir tanrı var ve o da doğadır, doğayı kirletmekten vazgeçin" romantizmine sürükleme ihtimali olduğundan söz edebiliriz elbette, fakat insanın romantikleşmesi için tanrıya ihtiyaç duymadığı da "pasifize olması için ötedünya inancına ihtiyaç duymadığı" gibi bir gerçek. bu yüzden ben de tek başına dini veya tanrıyı bir şeyler için suçlamaktan ziyade, bunları ortaya çıkaran düşünce düzeninin irdelenmesi gerektiğini ve insanlığın ileride ne olacağının buna göre kurgulanmasının daha rahat bir gelecek sunacağını savunuyorum.

    insanın hayatını adadığı yaşam tarzları ve bunların başrolleri, tabii ki bundan daha azıyla değil olsa olsa çok daha fazlasıyla ele alınabilecek geniş kapsamlı bir konu. bu yüzden herkesin elini taşın altına koyması gerekir ki "çok uzun süren tartışmalar sonrasında" da olsa herkesin iyi yaptığı şeyleri bir araya toplayıp "daha iyiye yol açacak olan anlık en iyinin çıtasını" yükseltebilelim.

    * : olsun/görülsün ekledim

mesaj gönder