1. ne diyor ahmet kaya? yine senin derdindeyim

    öyle be... o kadar çok şey paylaşmışız, ne kadar yer etmişsin ki hayatıma, her gelen, her gidecek olan seni hatırlatıyor, o olsa şimdi diye söylendiriyor... recep gibiyim yine bu sıralar, "bana her şey seni hatırlatıyor" modunda... senle biz olmayışımızın birinci yılı çoktan geçti. aradan tabi onca insan da geçti, seni unutmak için denediklerim, gerçekten "acaba olur mu" dediklerim... olmadı, yine de olmadı. sensiz olmuyor, olmayacak galiba. öyle alışmışım ki varlığına, öyle yer etmişsin ve bir ihtiyaç haline gelmişsin ki bünyemde, şairin dediği gibi, "hava kadar lazım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin, nimettensin..." vazgeçilmezsin, yokluğu katlanılmazımsın...

    senden sonraki ilişki denemelerimde, flörtlerimde hep senle kıyas ettim onları, biliyorsun. ayrıca, onların farkı şuydu: heyecan yoktu. olmasalar hiçbir şey değişmezdi, hepsi azami şekilde vazgeçilebilirdi. o yüzdendir zaten çabukça, en ufak uyuşmazlıkta vazgeçişlerim. oysa senin için nasıl uğraşmıştım, nasıl çabalamıştım bitmesin diye... senden sonra ya hiç vazgeçmemeye değecek biri olmadı hayatımda, ya da ben vazgeçmeyi öğrendim... bilmiyorum.

    bu sıralar biri var görüştüğüm. şu an için her şey çok iyi gidiyor, iyi biri gibi görünüyor ve sohbeti, zevkleri, hayata bakışı, benimkilerle uyuşuyor. ve inanmayacaksın belki ama uzun zaman sonra biri (senden hariç) heyecanlandırıyor galiba. sabahlara kadar konuşmalarımız olsun, romantizmin o tatlı tonu ve bir ilişkinin henüz başındaki o heyecanı olsun, birbirimize şarkı gönderip dinlemelerimiz olsun (bugün senin bana ilk gönderdiğin o şarkıyı gönderdi mesela) her şey şu an için iyi gidiyor ama aynı zamanda seni de anımsatmaktan geri kalmıyor. sürekli şu kıyası yaptığımı hissediyorum: o olsaydı o da böyle derdi, o şunu yapardı, o bu durumda şöyle yapmıştı, böyle demişti... ve nihayet şu cümleler gönlüm namlusundan patlayıp dudaklarım menziline varmadan içimde bir yerlere saplanıyor: keşke o olsaydı... bu duygu, o karşımdaki kişinin yetersizliği veya uyumsuzluğundan kaynaklanmıyor. hatta o kişi beklentimden daha çok heyecanlandırıyor beni, galiba. ama işte senden geçemiyorum bir türlü. hatıralardan alamıyorum hafızamı... neden böyle, inan bilmiyorum... bunu, o insana da yaşatmak istemiyorum. artık bir şekilde mutlu olmak istiyorum; sevmek ve sevilmek istiyorum. ama ya sevilirsem de yine sevemezsem, bir yanım hep sende kalırsa diye korkuyorum. bunu o insana yaşatmak istemiyorum. denemek istiyorum ama başarısız olmaktan korkuyorum, ki tecrübe ile sabit bu hususta beceriksiz olduğum. napıcam bilmiyorum, soruma cevap da bulamıyorum...

    sanırım yine aynısı olacak: yine sen sen diye diye vazgeçip bir şekilde bitirmek durumunda kalacağım bunu da. senin hiç olmayacağını adım gibi bile bile, belki hayallerime duyduğum bencil bağlılık yüzünden, belki başka saçma sebeplerden, belki de sana köpek gibi aşık olduğumdan...

    sadece "gel" demeni bekliyorum oysa. fizanda olsan kaf dağını aşıp geleceğim ama... ne geliyorsun, ne gel diyorsun...canın sağ olsun be güzel gözlüm. bize düşen de bu ayrılıkta paslanmak olsun...

    öpüyorum saçlarından...

mesaj gönder