1. güne ait anekdotlarım;

    -sevgiler günü kampanyası ile hepsiburada'com diş fırçalarında kampanya yapmış. yani sevgilinize subliminal mesajınızı verin mi diyor yoksa artık kantarın topuzunu kaçırdık elimizde ne var yok her boku satma gayretindeyiz diyor meçhul.

    -ankara'da 1997 yılında gül fiyatları fırlamıştı, tek bir gül tanesine dönemin parası ile 5 milyon tl ödeyen arkadaşım olmuştu. baktım geçen sene tek bir gül yine 5 tl diye bağıran bir roman arkadaş var. 20 yıl önce ne para dönmüş ve o çocuk öğrenci haliyle 5 milyon tl'ye sevgilisine çiçek aldığına göre ya kızı çok sevmiş yada bir haltlar karıştırıp kendini affettirme yoluna gitmiş.
    şimdi üşenmedim baktım 1997 yılında 5 milyon tl'ye yarım altın alınıyormuş. bu şu demek bugünkü altın fiyatı ile 500 tl yapar. yani bugün 500 tl ile tek bir gül alan üniversite öğrencisi var mıdır? vardır illaki bilemiyorum altan.

    -işyerine çiçek gönderen tayfa;
    kadınlar siz de az değilsiniz, hemcinslerinize gösteriş yapma konusunda elinize kimse su dökemez. bu konuda çiçek gönderici erkek ise az çakal değil, erkekler elinde çiçek ile gezmeyi pek sevmez bu görevi sevgilisine itelemiş oluyor. görev itelenmiş kadın bu işi zevkle yapacağı için win win durumu. kadın akşam çiçekle evine gelen taraf olmuş oluyor. neyse çok önemli değil ama dikkatimi çekti.

    -ben bebeyken de aynıydım yetişkin oldum değişmedim. 8 mart kadınlar gününü geçtim de sevgiler günü için hödük olarak nitelenen bir adam oldum. eşim çıtlatır arada ama o da pek ilgilenmez, beni tanıyanlar, sürpriz yapmaya da açık bir adam olduğumu bilirler. bu günler nezdinde hediye almanın beni sıradanlaştırdığına ve tuzaklara düştüğüme dair bir inancım gelişti. birisi karar verdi diye ben niye hediye alıyorum. ben canımın istediği bir cuma elimde çiçek yada çikolata belki taze çekilmiş kahve belki de siirt fıstığı ile evime girmeyi seviyorum.

mesaj gönder