• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.75)
kuşlar yasına gider - hasan ali toptaş
pırıl pırıl ışıyan türkçesiyle hasan ali toptaş,
kuşlar yasına gider'de romancılığına yeni bir boyut katıyor: anlatmıyor, söylemiyor; nefeslendiriyor.

kadirşinas otlarının mırıltısını, of dememenin ilmini, eldeyken kıymetini bilmenin erdemini, ömürden giden günlerin sabrını okudukça zihnimiz, gönlümüz havalanıyor.

"babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır" sözü yankılanıyor kulaklarımızda.

kuşlar yasına gider; atların koşması kadar doğal, kaleme iç çektirecek kadar merhametli bir roman.
  1. hasan ali toptaş'ın okuduğum ilk kitabı. kısa sürede ve kolayca okudum aslında ama üzerimde sanki ağır çekimde 3 aydır okuyormuşum hissi bıraktı. kitabın birçok yerinde tekrarlanan sahneler yaratılmasının payı büyük. eve girenler, evden çıkanlar, yola gidenler, yoldan gelenler... gittikçe gidiyorlar, geldikçe geliyorlar işte; hayatta da olduğu gibi aslında.

    ilişkilerin koşulsuz şartsız kabullenme, sabırla sürdürme üzerine kurulu olduğu bir değişik hal mevcut kitapta. herkes bir aşırı anlayışlı, şefkatli, kabullenir halde. kimse sorun çıkarmıyor, sorgulamıyor bile karşısındakini, tuhaf. söz konusu bir de aile olunca hadi canım bu kadarı da olmaz dedim okurken. bu denli çatışmadan uzak ilişkileri gerçek bulamadım.

    hurafelerle bağdaşık fantastik ögelerin tekrarı iç bayacak sıklıkta geldi. babasının mezarı başında gülerek onu bekleyen küçük çocuk hayaleti falan da ne bileyim ya, uymadı bana.

    kuşlar yasına gider'e de bol bol yedirilmiş şehirli insanın yardımdan, el uzatmaktan anlamazlığı, köylünün kasabalının ohh süper yardımseverliği de sinemada, edebiyatta görmeyi hiç sevmediğim bir mesele. benim bildiğim gördüğüm gerçeklikle bağdaşmıyor ondan olsa gerek.

    yazarın sade, abartıdan uzak diline ise hayran kaldım. "babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.", "hırs atına binenler, çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar.", "bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor." gibi büyük büyük laflarındansa kitaba az az serpiştirilmiş resim gibi benzetmeleri şahane buldum.

    özetle kitabın bana söylediklerini, mesajını sevmedim. ama yazarın dilini, yarattığı atmosferi, o anı yaşatan benzetmelerini ve betimlemelerini çok sevdim.

mesaj gönder