1. öldü bir sayrının

    felenbur’a

    alanı, kayıpların nabız sayarak ıhladığı alanı
    mabetlerden, içmelerden, uğraklardan bir irim şu duran
    üstüne kerhen kızıl, yakılı bir gurup uzandıysa
    diye ürkülen onu kavramak yerine sezdin.
    o, savruk çığıltının çıkağında bittidir.
    hâlâ buzdan bir çömlekte bilenen hiç gelmedi kış soğuğunu
    niyedirse yanımıza almayı
    oladı biz de unuttuk.

    kendi de buğu bir kervan geçe denesi buğulu çölden
    buğunun buğusu, selâmlı sabahlı
    olmadı ya kirpikli o rüzgâr geçiverir.
    sulandığıyla tıraşlanan vaha
    filbağı berisinden yol uzansamış
    bitiminde sırf fiyaka ki aysar bir havan
    diyesi gelse gırtlağı daralan kekeç.

    horlak ya hani sınırda bir kente gitmeye
    virajlarında yara bere beklenilen yerlek.
    ulusu, ne denesi, iskâna açık heyelana çeker
    simaen bir bızır duyumunu ışıtan
    sevinmez bir düştü.
    evleklerde yayılan keyfekeder cesetlerse, zannedersem
    urbalarını, erzaklarını, hurçlarını, edevatlarını
    gizledikleri mavi brandanın altından hık mık
    deyiver bilmem nasıl çıkarttılar.

    ekşiliği geçince, hani şu
    -bu henüz tanımlamadığım bir ekşilik-
    yine görünenin aslı yok o yere bakakalan berberin ensesinden
    göğü bit bürüse ne korkunç kırları
    debelenerek aşan, pabucu anız, nesnas sürüleri
    mızrağın mızrağa, kalkanın kalkana alıktığı yerde
    kimi maiyetin viyakla ötürdüğü sası behişt
    buralardı a, gözlerimiz aka aka yürüdük.

    ölen vuruldu vurulan öldü namlı yol üzeri bölgeyi
    kime açsam göçtü vuruldu, bir pusulayla küsüşmüş.

    nisan ‘17

    (bkz: kaynak)

mesaj gönder