1. "anlamadığımı mı sanıyorsun?
    varolmak denen o umutsuz düşü...
    olur gibi görünmek değil, var olmak.
    her an bilinçli, tetikte.
    aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o farklılık...
    baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık.
    içinin görülmesi, ele geçirilmek, eksiltilmek...
    ve hatta belki de yok edilmek.
    her ses, her kelime yalan, her jest sahte.
    her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi.
    intihar mı?
    hayır.
    fazlasıyla iğrenç.
    insan yapamaz.
    ama hareketsiz kalabilir, susabilir.
    hiç değilse o zaman yalan söylemez.
    perdelerini indirip, içine dönebilir.
    o zaman rol yapmaya gerek kalmaz
    birkaç farklı yüz taşımaya,
    ya da sahte jestlere.
    böyle olduğuna inanır insan.
    ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer.
    sığınağın yeterince sağlam değil.
    hayat her şeyin içine sızar.
    ve tepki vermeye zorlanıyorsun.
    kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor.
    kimse sen gerçek misin
    yoksa yalan mısın demiyor.
    bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir.
    belki orada bile olmaz."

    (bkz: persona)
    (bkz: ıngmar bergman)

mesaj gönder