1. bir gazeteci olarak demokrasi ile yayın yasaklarının ortak bir noktasını göremiyorum. meclis'in temsili demokrasiden çıkıp katılımcı demokrasinin önünü açabilecek uygulamalardan biri meclis tv idi. örneğin, "iç güvenlik yasası" meclis gündemine geldiğinde oradaki tartışmaları izleyebilmek her şeyden önce bir vatandaş olarak beni memnun etmişti.

    sadede gelirsek türkiye'de geniş boyutlu bir yayın yasağı, sansür ve otosansür olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. mesele bu. sorun bir şeyleri yasaklamak, insanların haber almasını ve bilgi edinmesini engellemek.

    türkiye'de yayın yasağı getirilen konulara şöyle bir göz atalım:
    1) 301 madencinin hayatını kaybettiği soma faciası
    2) 97 kişinin öldüğü 400 kişinin yaralandığı ankara katliamı
    3) mit tırları
    4) ışid'in musul konsolosluğu baskını
    5) dört bakan hakkındaki yolsuzluk soruşturması
    6) ceyhan'daki çocuk cezaevindeki tecavüz haberi
    7) suriye toplantısı haberleri
    8) reza zarrab ile ilgili her şey
    9) 17-25 aralık operasyonları
    10) 34 gencin olduğu suruç katliamı
    11) başbakanlıkta böcek haberleri
    12) bingöl suikasti
    13) 52 kişinin öldüğü reyhanlı katliamı
    14) şike soruşturması
    15) yüksekova'da şehit olan 3 asker
    16) roboski katliamı
    17) aktütün saldırısı
    18) suriye tarafından düşürülen türk uçağı
    19) adapazarı'da 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz haberi

    peki. yayın yasaklarıyla, sansürlerle nereye kadar? her yasak kendi isyancısını yaratır...

mesaj gönder