1. 2010 türkiye anayasa değişikliği referandumu 'nda evet oyu % 57.88. oy oranını düşünürken yetmez ama evetçileri de akılda tutmakta fayda var.

    2014 türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi'nde tayyip erdoğan'ın aldığı oy %51.79 iken seçime katılım oranı %74'ün biraz üzerinde. diğer adayların seçmene ne kadar hitap ettiğini de bu katılım oranına bakarken akla getirmek gerek.

    o yıllarda ekonomik veriler bugün içinde bulunduğumuz durumdan daha kötü değildi.

    16 nisan için umut besleyebilecek bir çok neden, bir çok veri var aslında...yeter ki oyunuzu kullanın, sonra da sahip çıkın; ki hayırlısı olsun.
    mesut
  2. iki gündür korkut boratav yazısı üzerinden yazarlarımızın yorumlarını beğeniyle okuyorum. korkut boratav ismini yeni duymuş biriyim ve gördüğüm kadarıyla korkut hoca kendi çerçevesinden fikirlerini dile getirmiş. bir tespit yapmış, propaganda yaptığını düşünmüyorum ve yazının sonunu okuyucuya bırakmış.
    aslında okuyucunun duymak istediğini vermemiş. okuyucu referandum üzerine bir köşe yazısı okuyorsa şunu duymak isteyebilir:
    birincisi seçim öncesinde yapılan bir tahmin ve bu tahminin dayanakları olabilir.
    ikincisi ise hayır cephesinden birisi için seçim sonucunda hayır çıkabilmesi için neler yapılmalı konusunda görüş olabilir. şahsen ben okuduğumda ufkumun açılabilmesi için bunları duyunca şaşırabiliyorum.

    referanduma dönecek olursak seçimde evet cephesi çok şanslı çünkü bir sınav vermiyor gibi görünüyor. hükümet bugüne kadar iki adım atar ses çıkaran olursa bir adım geri atar, ses çıkaran olmazsa adımlarına devam eder politikalarla bugünlere geldi ve 15 yılını doldurabildi. bu referandum sonucunda hayır çıkarsa hükümet kaldığı yerden devam edecek. seçimde yenilmiş hissiyatı yaşamayacak ve sandığın mesajını aldım diyerek kaldığı yerden devam edebildiği gibi önümüzdeki günlerde yaşanacak olası krizlerin sorumlularını hayır oyu verenlere yıkacak.

    geçtiğimiz 15 yıl içinde hükümetin iktidarda kalabilmesini ise ben şuna yoruyorum. öncelikle çok sabırlı hareket ediyor. örneğin atatürk devrimlerini bir gecede yerine getirirken mevcut hükümet daha yavaştan alıyor ve ülke yaşadığı değişimden anlık etkilenmiyor. oysa son 10 yıla bakıldığında değişim inanılmaz boyutlarda. misal beni en çok şaşırtan hükümet hamlesi para'dan 6 sıfır atılmasıdır. ben aslında her sene bir tane sıfır atılmasını beklerdim. işin ironi kısmı bir tarafa bu hükümet ittihat ve terakki'den bu yana da en iyi şekilde örgütlenebilmiş gözüküyor. hal böyle olunca hem yönetmeye talip (muhalefet ise muhalif kalmaya talip) sonucu belli olan seçimlere giderek oylarımızı kullanıyoruz. referandumda ise durum biraz farklı köprüden önceki çıkış gibi. ben net bir şekilde hayır oylarının önde olduğunu düşünüyorum ancak ankara belediye seçimleri gibi işin içine bilgisayar başında bir şaibe olur mu düşünceleri malesef oluşabiliyor.
    diğer taraftan bir belirleyici unsur da kürtlerin evet oyu vereceğini düşünüyorum. (hdp'nin hayır sesleri de cılız kalıyor.)

    konuyu toparlayacak olursak iktidar'ın b planları olan bir seçim'den geçeceğiz. % 40 bandında seçmeni olan bir partinin % 50 üzerinde cumhuriyet değerleri ile ters düşen bir seçimden zaferle çıkabileceğini inanmıyorum ancak ikinci, üçüncü seçimlerin bizi beklediğini söyleyebiliriz. bu gibi referandumların başarılı olması ise % 51 % 53 gibi kazanımlarla gerçekleşmez, % 75 gibi bir sonuç çıkmazsa toplum gerilir ve ülke geleceği için kötü sonuçlar doğurabilir.
  3. tarihe not düşülsün vatan hainleri deniler kürt illerinde hayır milliyetçiyim diye geçinen orta anadolu illerinde evet çıkıyor.
  4. yazıldı mı başlıkta bilmiyorum yazıldıysa da görüş aynı önemli olan bu. bugün evet verenlerden %5'i bile 10-15 sene sonra evet verdiklerini savunamayacak. utanacaklar, yalan söyleyecekler ve hepsinin yüzüne tükürücem. bu millet zarar görmeden anlamayacak çünkü ne bok yediğini.
  5. henüz oylama işlemi resmi olarak bitmemiş olsa da şahsi fikirlerimi beyan edebileceğim bir zemin oluştuğunu fark ettim. öğleden önce oyumu kullanır kullanmaz televizyon ve bilgisayar marifetiyle sosyal medya takibime başladım. şu son saatlerde hararetli bir takip halinde tüm ülke. gelin görün ki; beni üzen birçok husus oylamanın sonucundan daha da vahim durumdadır. buyrun, ne demek istediğimi bir nebze olsun ayrıntılandırayım:

    televizyondaki sonuç takip programlarının hepsindeki yaklaşım parti bazlı. yani partilerin bir önceki veya daha önceki siyasi sonuçları ile bugünkü tablo karşılaştırılıyor. bu da aslında yapılan oylamanın bir anayasa oylaması değil de parti oylaması olduğunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor. kazananı ve kaybedeni olan bir seçim gibi. halbuki referandumun amacı; öngörülen anayasa taslağının “plebisit” yoluyla hukuki bir temele dayandırılmasıydı. bu amaçtan sapalı çok olmuş anlaşılan.

    diğer bir husus il bazında değerlendirmeler. tabii bunlar da üstte bahsettiğim parti bazlı analizlerin bir uzantısı. anlamsız ve hedef gösterici. iktidar partisi yanlısı olmanız onun her hareketini onaylamanız anlamına geliyor ise demokrasi anlayışından yoksun bir toplumu referanduma götürmenin finansal yük olmaktan öte ne anlam taşıdığını sormak gerek. diğer taraftan oylanan anayasa taslağının salt çoğunluk ile geçer not alması bence biraz sakat. toplumun yarısının kabul etmediği bir anayasayı tüm topluma yedirmeyi nasıl düşünebilirsiniz ve buna demokrasi demek ne kadar doğrudur? zaten sakat olduğu kabul edilen anayasanın kontrolü altında yine o anayasanın maddeleri üzerinde bir değişiklik oylaması da diğer anlamsız husus kanımca. çoğulcu, çok sesli, seçim barajı olmaksızın ve geniş katılımlı seçimler yapabilmek bile demokrasi göstergesi iken bizim henüz halledilmemiş problemlerimiz karşısında oyladığımız anayasa değişikliğinin tüm toplumu kucaklamadığı da aşikardır. bundan sonrası için de pesimist olacak biraz fakat; bilim odaklı, çoğulcu, milli eğitime dayalı, milli sermaye bazlı, ileri teknoloji destekli, barışçı, üniter, parlamenter ve kapsayıcı politikalar beklentisi içinde olmak biraz pembe bir hayal gibi. tüm ülkenin major problemleri dururken enerjimizi gelecek vaad etmeyen projelere yönlendirmemiz beni üzüyor.

    biz yıllardır bize sunulanlar arasından yaptığımız seçimlerle hayatta kalmaya çalışan bir toplum haline getirildik. şimdi de senaryo farklı değil. ülkemizin tam bağımsız bir şekilde kendi işini kendi gören, açsa aç, zayıfsa zayıf, ezikse ezik bir gerçekle yüzleşmesi gerekmektedir. sandığa gittiğimiz her seferde ülkedeki siyasi partilerden bir ya da birkaçının aşağı ya da yukarı siyasi hareketini izlemekten sıkıldım artık. bu seçimde de milliyetçi hareket partisi kendini rezil etmiş görünüyor. geçen seçimde de halkların demokratik partisinin yükselişine şahit olmuştuk. siyasi partilerin siyasi hareketlilikleri dışında ülkede finans, eğitim, sanayi vb. bazda herhangi bir atlama, sıçrama, üstünlük, parlama vb. görülemedi. durumu idare etmekten başka ne yapıyoruz ki?

    hala tam sonuçları bilmemekle beraber bu sonuçların toplumdan ziyade belli bir zümreyi etkileyecek siyasi sonuçlar doğuracağını düşünmekteyim. tüm dünyada gücünün etkisi altında ülke bırakmayan amerika’nın bugün bile bizi oyalamak için fırsatlar bulabilmesi de bizim aciziyetimizin bir göstergesidir. böyle bir referandum ya da yakın zamanda göz kırpan bir erken seçim tamamen zaman harcamak üzerine kurulu bir senaryodur. oturduğumuz yerden ülkenin büyüklüğünden bahsederken aslında ülkemizden ne kadar da uzaklaştığımızı fark ediyorum. tüm yurt toprağı bizim olsa ne yazar! misak-ı milli’yi koruyor olsak ne yazar! oturduğumuz yerde hala 1950leri yaşıyorsak bize ne faydası var! hala tek partili dönemlerle bugünleri karşılaştırarak politika yapmaya çalışılıyorsa biz ne için uğraşıyoruz? tüm ileri teknoloji, gelecek bilimi, eğitimde devrimler konularında tartışırken biz hala siyasi partilerin siyasi gelecekleri hakkında tereddüt içindeysek bu daha ne kadar sürecek?

    bu yazıyı seçimden önce hazırlamış ve fakat yayınlamaya hazır hissetmemiştim. apolitik bir tavır içinde kaleme almaya çalıştığım bu yazımda bahsi geçen konular şahsi kanaatlerim ve karın ağrılarımdır. gönül ister ki insani bir şekilde tartışılabilen bir ülkede, insani kanunlar ışığında, insani konularda, insani sonuçlara varalım. gönül istiyor ki referandumumuzun konusu kime ne ceza verileceği değil de güneş almayan bölgelerimizdeki güneş panellerimizin verimliliği hakkında olsun. gönül istiyor ki büyükşehirlerdeki bisiklet yollarının bakım ve onarımları masraf çıkarsın. gönül istiyor ki bilim yarışmasında ikinci olmasına rağmen takdir gören projeye destek konusunda tartışmalar çıksın.

    her ne kadar pesimist bir yazı olsa da ülkemi çok seviyorum. tüm eleştirilerim bu yüzdendir.
  6. konya'nın seçmen sayısının 20 milyon olduğunu bize göstermiş referandumdur.
  7. kimse şu saatte açıklanan oy oranı ile bu ülkede at oynatamaz. kimse göğsünü gere gere çalmadan çarpmadan evet çıktı diyemez. bunun daha devamı her gecenin sabahı var. hayır kazandı. hırsızlar bir günlüğüne ahlaklı olsun diye canını dişine takıp oyunu ve onurunu korumaya calisan herkesin simdiden eline koluna sağlık.
    mesut
  8. bu iş henüz bitmedi, hile ve sahtekarlık çok açık bir şekilde ortada büyük olaylar çıkabilir,çıkmalıdır.sonuçları ne olursa olsun pes edilmemeli umutlar kaybedilmemelidir.unutulmamalıdır ki meydanlar bizim bu vatan bizim, cumhuriyet kolay kurulmadı bu kadar kolay bir şekilde de kaybedilmemelidir.inancınızı kaybetmeyin,güzel günler göreceğiz.
  9. çıkan sonucun şahsım adına sevindirici olduğu referandum. hayır'ın yükselişini büyük bir heyecanla, anadolu ajansının sayfasını yenilemekten parmağım yorulmuş bir halde takip ettim. hayır'ın evet'i alt edeceğine dair umudumu son ana kadar yitirmedim fakat şu an haritayı açıp baktığımda, uzun vadede çok daha iyi olacağına inandığım bir sonuç görüyorum.

    http://i.hizliresim.com/gqpYmZ.png

    evet'in bu şekilde kazanması, ancak hayal edebileceğim bir sonuçtu.
  10. bazı şeyleri anlayamıyorum. oylamanın ilk günlerinde chp baya bir etkiliydi ses çıkardı kavgalar oldu ama sonrasında bakıyorsunuz kemal arka tarafta iktidarla çay içiyor, bir tanesi iktidardan bir bakanla el ele tutuşuyor bilmem ne! hani hep söylediğim bir şey vardır "siz iktidarı dizayn edenlerin muhalefeti dizayn etmediğini mi zannediyorsunuz?" derdim. sadece birkaç göstermelik hareketin ardından suspus olan chp vekilleri ve kulislerde kimlerle ne konuştuğu belli olmayan bir kemal var ortada. halbuki amaç gerçekten bu olayın önüne geçmek olsaydı ben pekâla chp'li vekillerden topluca istifa edip sine-i millete dönüp ve ülkenin seçime gitmesini sağlamalarını beklerdim. zaten halihazırda bütün maddeler oylamada geçiyor en azından istifa edip yeni bir seçime gidilmesi halinde mhp baraj altına kalacaktır, bu sayede biraz olsun işlerine taş koyulmuş olurdu. yoksa şu haliyle zaten gidişat onların istediği gibi olacak.