1. 99'da daha 6 yaşındaydım fakat hafızam hiçbir şeyi unutmama izin vermiyor maalesef.
    sarsıntıyı, babamın beni ve kardeşimi kucaklayıp dışarı çıkardığını hatta merdivenleri nasıl tırmandığımı bile en ince ayrıntısına kadar hatırlıyorum. insanların yüzlerindeki acı, aşağıdan gelen siren sesleri, çığlıklar ve kapkaranlık bir gölcük.
    bir bakıma şanslıydık biz. evimiz gözlemen tepe diye bilinen yüksekçe bir yerde olduğundan küçük hasarlarla atlattık depremi. asıl travma yaratan depremden sonraki bir aydı. yollar kapalı olduğundan hiç kimse bir yere gidemedi. sanki kocaeli çıkması olanaksız kocaman bir çukurdu. haliyle oradaki binlerce insan faciaya tamamıyla maruz kaldı, göğüs gerdi.
    şimdi herhangi bir yerde olsa insanları korkudan titretecek derecede artçı depremler her 10-15 dakikada bir olurken, yiyecek ekmek bulunamazken, ölü bedenlerin kamyonlarla önlerinden geçişini seyrederken, aylarca çadırlarda yatarken ve en önemlisi de göçük altındaki eşini, dostunu, akrabasını ararken insanlar ne düşünüyordu bir türlü anlayamadım yıllardır. nasıl katlanıldı, nasıl üstesinden gelindi ki bunun ?
    ve o koku..!
    sonrasında gelen yardımlarda az biraz ayakta kaldık. 1. sınıfa okulun bahçesinde kurulan çadırda başladım. kimse aylarca evlerine giremedi, bir kışı çadırlarda, tahta barakalarda geçirdik.
    sonuçta çok kötü şeyler gördük, yaşadık ama dediğim gibi biz şanslı olanlardık, hayatta kaldık.