1. lise son zamanı bakırköy final dergisi dershanelerinde felsefe dersinde en önde bir bacım oturuyordu. o zamana kadar da deizm falan çok duymamıştım ama etrafta yavaş yavaş bir deist kitlesi oluştuğunu duymuştum. her neyse ders normal işleyişinde devam ederken kız bir anda konuyla ilgili olarak ben deistim diye sınıfın ortasında dellenmeye başladı. sanırım o zamanlar için yükselen bir trenddi ve deist olan popüler oluyordu.

    sonra sınıf içinde bir tartışma falan derken benim hem liseden sınıf arkadaşım hem de dershanede sınıf arkadaşım kıllı şahıs( kendisi biraz recep ivediği anımsatır) herkesi susturup deizmi çürüteceğim beni dinleyin diye bağırdı.

    bak şimdi sen yaratıcının varlığını kabul ediyorsun ama dinlere inanmıyor musun dedi. sana o zaman bir sorum var diye ekledi. sen hiç yaptığın pastayı dokunmadan bırakır mısın? tabii ki hayır. onu yersin dedi.bu arkadaşım bu sene gazi hukuk'tan mezun olacak. adalet sistemine kesinlikle çok büyük katkıları olacaktır.

    o günden itibaren yaratıcı üzerinden hiç bir tartışmaya dahil olmayacağıma dair kendime söz verdim.
  2. insan oğlu gördüğü ve tahmin ettiği boyutlar üzerinden yorum yapabiliyor. evrenin büyüklüğünü düşünürsek dünyanın evrende büyüklüğünü bir kum tanesi olurdu diyerek yorumluyoruz ve evrenin büyüklüğünü beynimizde canlandırmaya çalışıyoruz fakat tam anlamıyla yine boyutsal olarak beceremiyoruz, sınır boyut kavramı evrende bizim anladığımız gibi ilerlemiyor. yani sorduğumuz soru bizim beynimizde boyutlarını oluşturabildiğimiz bir kavram. bence bilim daha zorlayıcı paradokslar yaratıyor tanrı kendinden büyük bir taş yaratabilir mi sorusu aslında bayat ve liseli ateist sorusu gibi geliyor bana. tanrı büyük küçük uzun kısa kavramıyla açıklanamaz.
  3. allah ,"işini gücünü bırakıp ,kaldıramayacağı bir taş neden yaratsın ?" diyen var, var mı arttıran ?
  4. yaratabilir, sonra da o taşı kaldırır cevabına sahip soru cümlesi
  5. farklı bir önermeyle yola çıkarsak:
    hiçbir güllenin yıkamadığı bir duvar ve bütün duvarları yıkan bir gülle düşünelim bu gülle duvara çarpar ise ne olur? sonuç bu iki önerme asla bir araya gelemez.

    (bkz: philosophos )
  6. bu paradoks lise yıllarında öğrenciler arasında en çok tartışılan konulardan biridir. tabi daha çok din öğretmenini zor duruma sokmak gibi eylemlerde kullanılıyor. benim bu soruya şöyle bir çözüm yolum var ve genellikle kabul gören bir yoldur. allah kaldıramayacağı taşı önce yaratır daha sonra o taşı kaldırabileceği ağırlığa getirir, burada allâh'ın her şeye kadir olduğu sonucunu çıkarabiliriz. allah çelişki yaratır gibi değil de o çelişkiyi çözer demek daha doğru olur bu fikre göre.
  7. bu biraz fatih-2. murad polemiğine benzemiş. "allah sensen -ki her şeye gücün yetiyordu- kaldıramayacağın taşı yarat, ha kaldıramayacağın taş varsa la hani her şeye gücün yetiyordu ?" denilebilir.
    r2-d2
  8. kaldıramayacağı taş diye bi kavram yoktur. öyle bi kavram olmadığı için de soru baştan sona yanlış oluyo. üstte de açık bi şekilde belirtilmiş. çok basit gelebilir ama böyle diye düşünüyorum.
  9. bu konu insanoğlunun tamamen beynindeki zihinsel sınırlarla alakalı bir soruya dayanıyor aslında.

    şöyle izah edeyim:
    inanan veya inanmayan tüm insanlar tanrı'yı fiziksel bir varlığa benzetmeye çalışır. ancak tanrı bu düşüncenin çok ötesindedir. zira o tüm boyutları yaratan olarak kabul edildiği için yarattığı boyutlara dahil değildir. yani aslında soyut bir varlıktır. bu yüzden başlıkta bahsi geçen durum -şahsi inancıma göre- çürümektedir.

    not: sünni'yim, evrime inanıyorum ve sosyalistim ^:swh^