1. yunanca bir sözcük olan anarşi ("anarkhia"), sözlük anlamıyla "yöneticisizlik" demektir. bir toplum yaşamı kuramı olan anarşizm, tek kişi istencini biricik yetkili olarak tanır, toplumsal hukuk düzenini, devlet düzenini, yönetim kurumlarını reddeder.

    özgürlük kavramı, insanın gelişimi ya da bakunin’in deyimi ile “insanın insanileşmesi” ile gerçekleştirilebilecek bir amaç olarak anarşist düşüncenin merkezinde bulunur: bu tanımlanışıyla özgürlük kavramı, evrim kavramıyla sıkı bir ilişki içindedir.
    kafesteki bir kuş bile özgür olduğuna inandırabilir. bu bir yanılsamadır. ancak yanılsama, bazen gerçeğin yerine geçer. neo-liberal kapitalist sistem içerisinde yaşayan insanlar da tek tek özgür olduklarına inandırılmak istenmektedirler. sistem insanlara, “tüketme özgürlüğün var.” “mega alışveriş merkezinde alışveriş yapma özgürlüğün var.” “başkasının özgürlüğünü kısıtlamadıkça, ve sisteme yönelmedikçe kısıtlı da olsa konuşma özgürlüğün var.” der.
    yani bu sistem içerisinde, özünde hiçbir özgürlüğümüz yoktur, sadece özgür olduğumuz yanılsamasını yaşarız.
    özgürlük de mutluluk gibi avuca alındığında sessizce ölür. sadece özgürlük düşüncesinin peşinden koşmak bile insani özgürleştirir.

    ‘’bir insanın özgürlüğünün bir başka insanın özgürlüğüyle sınırlandığı doğru değildir. insan, tümüyle kendi türünün serbest rızasıyla akseden ve tanınan kendi özgürlüğünce gerçekten özgürdür, onların özgürlüğünde doğrulama ve genişleme bulur. insan yalnızca eşitçe özgür insanlar arasında gerçekten özgürdür; bir tek insanın bile köleliği tüm insanlığı çiğner ve herkesin özgürlüğünü etkisiz hale getirir. herkesin özgürlüğü bu nedenle yalnızca herkesin eşitliği halinde gerçekleşebilir. özgürlüğün eşitlikle gerçekleşmesi, hem ilkece hem de gerçekte, adalettir. eğer insan ahlakının bir temel ilkesi varsa, o da özgürlüktür. hemcinslerinin özgürlüğüne saygı duymak görevdir, onları sevmek, onlara yardım etmek, hizmet etmek ise erdemdir.’’ bakunin

    emma goldman, “kızıl emma konuşuyor” adlı kitabında, “almayı arzuladığımız kadar özgürlüğümüz vardır.”der.
    nietzshche, devlet kavramı hakkında “böyle buyurdu zerdüşt” adlı kitabında şunları söyler:
    ''devlet diyorum, herkesin,
    iyilerin ve kötülerin zehir içtiği o yere. devlet...
    iyilerin ve kötülerin, herkesin kendini kaybettiği yer.
    devlet...
    herkesin yavaş yavaş intihar etmesine
    'yaşam' adı verilen yer.''

    gelelim anarşizmin en çok yargılandığı sözcük ütopyaya:

    ütopya, erken soylenmis bir gercekliktir.
    sıradan insanlar için herşeyin kendi istekleri doğrultusunda daha güzel olduğu bir yer iken, kendinde dünyayı değiştirebilme gücü bulan cesur insanlar için ideal bir geleceğin öngörüsüdür.
    olana, olması gerekeni hatırlatandır.

    "ütopya" sözü bir fikri peşinen yargılamaya yetmektedir. ‘’ jack london.

    ‘’idealimizi birdenbire gerçekleştiremeyecek olmamız pek de umrumuzda değil.’’ kropotkin.

    ‘’gerçek, gerçekleştirmekten doğar.‘’mühsam.

    suç ve ceza kavramlarına gelirsek:

    anarşizm neyi savunur – emma goldman kitabında suç ve ceza kavramları detaylı olarak anlatılıyor.

    ‘’suç adı verilen kavramın ‘yanlış yönlendirilmiş bir enerji’ olduğunun vurgusu suç-ceza tartışmalarına getirilen dönemin eleştirel fikirlerindendir. ve gerekçe olarak insan doğasının karşısındaki üç temele; aklı tahakküme alan dine, bedeni tahakküme alan mülkiyete ve ete kemiğe bürünmüş tahakküm olan devlete işaret ediyor.’’

    ‘’bütün hayvan topluluklarında dayanışma duygusu var olma savaşından çok daha önemli bir doğa yasasıdır.’’ kropotkin.

    kocaman bir ateş yakacağız
    kağıt paralardan
    tahvillerden
    vasiyetnamelerden
    vergi dosyalarından
    kira kontratlarından
    ve borç senetlerinden
    ve herkes
    kendi cüzdanını da bu ateşin
    içine atacak
    weitling