1. içkili olduğum zaman konuşmayı severim. özellikle dinleyen -ki onlar genelde sevdiklerimizdir - insanlarla berabersem. insana hem alkol etkisinden hem de yanındaki insana ilişkisinden dolayı sınırsız bir özgürlük hissi verir. bir terapideymiş gibi aklından geçen kelimeleri yargılanma korkusu olmadan sıralayabilirsin. neyi istediğini nelerden korktuğunu öğrenebilirsin. kendini öğrenmenin kolay yoludur kanımca. tabii ki her içki de ve her içkili olduğumuz anda geçerli değildir bu durum ama birçok rastlantı sonucunda var olabilir.

    işte yakın zamanda benim de böyle bir günüm olmuştu. istanbulda, kadıköydeydim. güzel bir evde, guzel insanlar ile yaşamanın hazzı içerisinde, tatlı bir esintisi eşliğinde rakı içiyorduk. - yeni rakı'nın yeni seri isminde olan rakısı olduğunu bildirir ve rakı sevenlere şiddetle tavsiye ederim. - hafif müzik eşliğinde başlayan sohbetimiz önce genel dünya mevzularına ile ısınmış ve devamında herkesin sırayla aşkı açıklaması ile devam etmişti. bu güzel masanın içinde bulunurken bir andan da kafamı kurcalayan bazı konuları uzak mesafelere rağmen halletmeye, anlamaya çalışıyordum. masanın diğer insanları da bu durum farkındaydı ve bana saygı duyuyor, benden haber bekliyorlardı.

    aradan geçen uzunca bir zaman, çokça içilen rakı ve umulduğu gibi sonuçlanmayalar konular sonucunda yeterince birikmiş, içimde kederlenmiştim. bu güzel masa beni saklanmamaya çağırıyordu ve bunu gösteriyorlardı. ki ben de yorulmuş olmalıyım ki bana sunulan bu imkanı sevgi ve mahcup dolu gözlerle bakarak kabul ettim ve kokularımla, isteklerimle, üzüntümle sevgili insanlarım içinde yüzleştim.

    burada hepsinden bahsetmek istemiyorum. bir yerlere veya başka yazılara içimdekileri kısım kısım dağıttım. bahsetmek istediğim tek şey o masada kendimde fark ettiğim, yaşam korkularımın sarıldığı ve yaşamımın yegane çıkışı, yaşamımı yegana yaşanabilir hali gibi gördüğüm bir istektir. - ki bu hal sadece beni kapsamaktadır -

    '' ben sadece iyi biri olarak kalabilmek istiyorum. insan olarak kalabilmek. yardım etmek istiyordum. imkan sağlamak istiyordum, biliyorsun. büyük paralar kazanacaktım, insanların önünü açacaktım ya hani. ama artık iyi şeyler yapmayı düşünsem bile çok para için zaman harcamayı, kendimi unutmayı kabul edemem. insanları unutmayı, onlara vakit ayırmamayı kabul edemem. ben artık sadece sevdiğim insanlarla, beni seven insanlarla daha yakın olmak istiyorum. hepsini çevreme toplamak, onları sımsıkı sarmak, onlara iyi gelmek ve mümkün olduğunca korumak. daha güzel ve daha anlamlı hayat.
    gitmeyelim istiyorum hiçbir yere. artık kalabalık olmak istemiyorum. insanlar birçok şekilde hayatında var olabiliyor insanın. ama hiçbiri kalıcı olamıyor. her biri hayatından çıkmaya müsait. sadece en yakınların, en güvenebildiklerin, yani en sevdiklerin geleceğe seninle geliyor. ve diğerleri yaşadığın şeyler bir sohbet esnasında bile aklına gelmeyecek anılar. birkaç şey öğrendiğin birileri sadece. yaşanmaması ile arasında ne fark var ki ? ne kadar değerli yani ? kalıcı olmayan şeyler ne kadar değerli olabilir ? ''

    bunun gibi bir şeydi ama gerçeğinin kesinlikle daha iyi olduğunu söyleyebilirim. şahitler hala yanımda, onların yalancısıyım.

    bu günü yaşadıktan sonra, sevdiklerimi daha çok sevmeyi, onlarla hep beraber tutunarak yaşamayı düşüneli birçok sevgili insanımı kaybettim. kimi çıkmak istedi kimi çıkmak zorunda kaldı. asıl amacım onun gidişini farkına varmamı sağlamak için yazmaktı ama daha açıklayıcı olsun diye geriden gelmek istedim. tamam insanlar elbet gider, gidebilir ama ben tam insanlarla, insanlarımla bir hayat kurmaya karar vermişken nasıl gider veya niye gider ? tam kendim için içi hem çaba hem cesaret hem de huzur dolu bir yaşamı seçmişken hayat niye diğer koşulları önüme koyar da soğutur beni fikirlerimden ? acizliğimi ortaya koyacak başka zaman bulamaz mıydı ?
    bana yaşamda her ne olursa olsun gülünebileceğini gösteren, ağladığımda benimle ağlayıp, sonrasındaki gülüşlerime sebep olan temiz, içi insanlık dolu sevgisini her daim benimle paylaşan, bir tarafıyla hep çocuk olan arkadaşımı, kardeşimi benden uzaklaştırmak zorunda mıydı ? hem de hiç değer vermediğim ve hiç değer verilmemesi gereken siyasi sebepler uğruna.
    anlamıyorum.

    neyse, söyleniyorum işte. bu dünya insana müsait değil ve zamanında sorunu çözmekle uğraşmak için insanlığını bırakmayı düşünmüş ben, fikrimden vazgeçiyorum çünkü onu kaybedersem dünyayı da unutacağımı biliyorum. belki de bazı insanların insan kalabilmesi veya en azından bunu denemesi dünyaya iyi gelir, kim bilir ? . kırdığım herkesten ve eğer okuduysanız gevelemelerimden dolayı özür diliyorum. kusura bakmayın, sadece bu ara çok kaybettim.
  2. bir insanın beyninde yer almak..
    düşünsenize video oyunu gibi.
    senin görüntülerin, konuşmaların hepsi o kişide.
    sen ölsen de onun aklındasın.
    işte anılar bunlardır...
  3. insanın sahip olabileceği en güzel şeyler ya. çünkü yaşadığın şu koskoca hayatta elinde kala kala anıların ve onları yaşadığın insanlar kalıyor sonuçta. gerçi her insan hayatında kalamıyor maalesef ama yaşanan şeyler güzelse biraz özlemle biraz buruk bi gülümsemeyle hatırlanıyor. ben bazılarını unutmaktan çok korkuyorum o yüzden blog tutuyorum sanırım. çok güzel şeyler biriktirmişim, daha da güzelleri olsun. kötülerden de hep bi şeyler öğrenmişim. öğreniyorum da.
  4. "hafıza-i beşer nisyan ile malûldür

    seneler geçtikçe zihnimdeki anılarımın silinmeye başladığını farkettim ve hatıratımı yazmaya karar verdim ki seneler sonra bile okuduğumda anılarım zihnimde canlanabilsin"

    diye başladığım hatıratımı bilmiyorum ne zaman bitirebilirim ama öyle anılarım oldu ki bazılarını yazamıyorum klavyeye ne zaman elim gitse kalbime hançer saplanıyor gibi oluyor. inşallah bitireceğim, torunlarıma resimli ve birkaç yüz sayfadan oluşan bir miras bırakacağım.
  5. (anılar için) "...bütün bunlar belirli kişileri anımsamaktan çok, varoluşun katmanlarını üst üste dizme yükümlülüğünü üstlenmişler gibi duruyor."
  6. bazen kiside kafa koparma, kalbi yerinden söküp atma istegi uyandirirlar.
  7. uzaklaşırken toz kaldırarak koşacak kadar düşüncesiz olabilirler ama yine de edersiniz tahammül çünkü bağdaşmışsınızdır onlarla.