1. hangi ankaralıya sorsam "balık mıyız la biz ?" cevabı ile karşılaşıyorum, lakin biz lise zamanında ortaokul zamanında okuldan kaçmalarımızda sahile vakit geçirmeye giderdik. ankaraya okumaya geçtikten sonra belli bir süre sahilsizliğe alışamadım :|
  2. doğduğumdan beri denize kıyısı olan güzel şehrim bursa'da yaşıyordum, sonradan istanbul'a taşındım. deniz yine var tabi. daha yakınımda hatta. başka yerde yaşamadığım için "denizi olmayan yer olsa nolur ki" diye düşünürdüm. geçen sene sosyal sorumluluk projesiyle doğuya gidene kadar. havanın kuruluğu öyle etkiliyor ki insanı su içmek bile işe yaramıyor. akşamları gitar çalıp şarkı söyleyip eğlenelim diyoruz, benim yanımda hep su şişesi duruyor, su içmesem boğazım kuruyor direkt zor söylüyorum. geri döndüğümde nem beni ne kadar mutlu etti bilemezsiniz. o günden beri ben de denizsiz yerde yaşayamam diyorum. ankara'da yaşayan arkadaşlarım nasıl alıştı bilmiyorum valla.
    jimi
  3. deniz olan yerde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu bilmedikleri için "bir başkadır benim memleketim" diyip yaşayıp gidiyorlardır.
  4. 22 sene kütahyada yaşadıktan sonra antalyaya geldim 3 senedir buradayım ve denizin abartılacak bir yanı olmadığını söyleyebilirim. nemden nefes alınmıyor ki yaşansın. geldiğimden beri neredeyse 30 kilo verdim hiçbir şey yapmadan. antalyada sahilde yürüyeceğime kütahyada kanal boyunda yürürüm daha iyi :)
  5. ankara'da bulunduğum uzunca süre zarfında zorluk çektim bu yüzden. malum, kuruyan ve kuruluktan durmaksızın sızlayan solungaçlarımızın her gün tuzlu suyla ıslatılması, alglerle silinmesi acı veren zahmetli bir iş çünkü.

    bir de sadece kızılay metrosundaki aski şubesinden uzun kuyruklar sonucu tedarik edebildiğimiz günlük ya da 3 günlük tuzlu su tüplerini almak işkenceydi. öğrenci indirimi olsa da maddi külfeti, ek işi zorunlu kılıyordu. kuyruğa kaynamaya çalışanlarla çıkan hır gür de cabası.


    !---- spoiler ----!

    hayatımın çoğu izmir'de geçti. izmir gözbebeğim. izmir'i ve denizi çok severim.

    ama yapmayın böyle klişeler, itici oluyor. niyetsiz de olsa küçümseme içeriyor.

    ankara'yı da çok severim; trençkotlu, duygusal bir delikanlıdır o. ikisini de sevebilirsiniz bazen, oluyor bak.

    !---- spoiler ----!
  6. herkes giydirmiş de giydirmiş, sanki 365 gün yüzüyorlar.

    yazın başka şehire gidenler için sorun arz etmeyen durum.
  7. ankaralılar balık değil, karada da nefes alabilirler.
  8. kayseri'de de deniz yok, onlar nasıl yaşıyor? ya da sivas'dakiler ya da erzurum'dakiler ve diğerleri?

    istanbul'da deniz var da ne oluyor? herkes işten eve evden işe... belki haftasonundan haftasonuna sahile iniyor millet onun harici diğer illerde yaşayanlarla bir farkımız yok
  9. çomarların deniz olmadan da yaşayabildiği isviçreli bilim adamlarınca kanıtlanmış olduğundan mütevellit, pekala mümkündür. odtü ve anıtkabir hariç, gerisini yak gitsin.
  10. önce sabah kalkmak için bir sebep buluyoruz kendimize...
    kimimiz okul için kalkıyor, kimimiz işi için, kimi ailesiyle birlikte kahvaltı etmek için

    alelade bir şehir ankara diğer denizi olmayan şehirler içinde bunun farkındayız tabi.
    lakin hani herkesin kendine güzeldir ya onun olan, el aleme kötülesek te içten içe seviyoruz bu şehri. kızılay'ı görmeden altından aktarma yapanı da, çayyolu'nda ümitköy'ünde sıra bekleyeni de, eskişehir yolu üstünde trafiğe kalanı da içinden bir parçayla seviyor bu şehri.

    hiçbir şehir sevilmeden katlanılacak halde değil. ankara'da bu konunun altına 4.5 milyon defa imza atar istediğiniz kağıda.

    soğuğuyla sıcağı, gittiğimiz yegane sayılı güzel yeriyle seviyoruz bu kenti. tüm büyük şehirlerin bir deniz akacak değil içinden, kiminin denizi o şehrin insanlarının içinden akar.