• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.58)
der untergang - oliver hirschbiegel
hitler ve yakın arkadaşları kendilerini sığınaklarda güvene almışlardır. aralarında führer'in özel sekreteri traudi junge de vardır. berlin artık düşmüş bir kaledir fakat hitler, şehirden çıkmayı ve teslim olmayı kabul etmemektedir. halkının tüm fertleri dışarıda yok edilirken o, son yolculuğuna hazırlanmaktadır. birlikte intihar etmeden birkaç saat önce eva braun ile evlenirler. cesetleri düşman eline geçmemesi için yakılır. führer'in peşinden yıllarca sadık bir şekilde gitmiş birçok insanın durumu da farklı değildir. berlin düşerken herkesin ölümle yaşam arasında seçim yapma saati giderek yaklaşmaktadır.


  1. hayatımın filmlerinden.

    adolf hitler'in son aylarında gerçeklik algısını nasıl kaybettiğini, çevresindeki insanların ona olan sarsılmaz güvenini ve sadakatini, sığınağın boğucu atmosferini, sivillerin çaresizliğini, 1000 yıl sürecek iii. reich'ın nasıl adım adım yıkılışa doğru ilerlediğini özellikle bruno ganz'ın muhteşem oyunculuğu ile görmek mümkün.

    filmin gösterime girdiği ilk günden bugüne kadar hitler'i sempatik gösterdiği eleştirileri yapıldı. ama bana kalırsa film hitler'i sempatikleştirmiyor; onu bir insan -hatta o dönemlerde epeyce zavallılaşmış bir insan- olarak ele alıyor ve führer'in tüm saçmalıklarına ve her şey bitmiş olmasına rağmen aklı başında insanların onun peşinden nasıl gittiğini, nasıl bir cinnet halinde olduklarını irdeliyor.

    ayrıca, köpeğinin zehirlendiği sahnede köpeğe bakamaması, filmdeki ufak ama düşündürücü bir ayrıntı. dolaylı olarak 60 milyon insanın ölümüne sahip olan ve son günlerinde çevresindekilere intihar etmeleri için siyanür kapsülleri dağıtan bir adamın vejetaryen olması ve köpeği öldürülünce gözlerinin yaşarması ilginç bir anekdot.

    film zor olanı yapmıştır. karikatürize bir hitler figürü, abartılı bir senaryo ve iliğine kadar kötülüğe batmış bir kaç nazi karakter ile özellikle hollywood tarafından epeyce övgü alınabilecek spielbergvari bir film yerine izleyiciyi salak yerine koymadan izlenebilecek mükemmel bir film ortaya çıkmıştır. propaganda filmi gibi davranmak yerine satır aralarında hitler'in, goebbels'in ve diğerlerinin ne kadar hastalıklı adamlar olduğunu, insanlara nasıl yığın muamelesi yaptıklarını göstermiştir.

    kapanış müziği ise 1000 yıl süreceğine inanılan iii. reich'ın erken gelen son günündeki hayal kırıklığını ve kederi birebir yansıtıyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=aviiGKq_Q7U

    film analizi yaparken de bana bi atilla dorsay'lık geliyor ki sormayın gitsin. evet. maalesef.
  2. hitler'in özel sekreterinin anlatımından yola çıkarak çekilmiş bir filmdir. führerbunker'de gördüklerinden sona hayatı bir daha düzelmemecesine değişen traudl junge'nin filmin başında ve sonunda yaptığı konuşmalar çok etkileyicidir.

    avrupa'da ve hele de almanya'da kimilerinin nefret ettiği, kimilerinin de öve öve bitiremediği çöküş, kanımca tüm o "bir caniyi yufka yürekli biri gibi gösteriyor" tarzı eleştirileri hak etmeyen ve hitler konusunda izlediğim en objektif filmdir. tamamen belge destekli bir senaryoya sahip olması bir yana anti-nazi filmlerinin uyguladığı sıkı propogandaya bir cevaptır. çöküş, nazizm'i ve hitler'i en az diğer filmler kadar yerden yere vurmuştur. sadece hitler'i de değil goebbels ailesi ve komutanlar nezdinde de nazizm canavarını en eleştirel bir dille kaleme almıştır.

    bu filmi hitler'den izole ederek tek başına bir liderin çöküşü olarak ele almak daha uygun olacaktır.

    !---- spoiler ----!

    örneğin; dr. speer'in, hitler'e ihanet ettiğini, hatta verdiği emirleri bozmak için özel bir çaba sarfettiğini itiraf ettiği sahnede hitler'in gözünden belli belirsiz dökülen gözyaşını filmin zirvesi olarak görmek lazım.

    !---- spoiler ----!

    çünkü bu konuyu işleyen diğer filmlerde hitler'in ağladığına rastlamak pek de mümkün değildir. bu durumda filmin gerçek belge ve bilgilerle ve oldukça objektif bir analizle çekildiğini söyleyebiliriz.

    bruno ganz film de muazzam bir oyunculuk sergilemiştir. hitler'i hayatının son döneminde ele geçiren parkinson hastalığından muzdarip haldeki günlerini mükemmel bir metod oyunculuğuyla süsleyen ganz, ( role hazırlanırken aylarca eve kapanıp saatlerce hitler görüntüleri izlediği söylenmektedir.) özellikle komutanlarına attığı fırça sahnesinde ekranda gerçekten de hitler'in olduğunu düşünmemize yol açabilecek bir performans sergilemiştir. bunu abartılı bir yorum olarak görecek olursanız eğer, filmi izleyen ve o dönem işkence görmüş bazı yahudiler, perdede gördüğü hitler kompozisyonunun etkisine kapılıp kendilerini salondan dışarı atmışlar. ganz, hitler'in kadınlara karşı nazik tavrı ve generallerine olan sert ve güvensiz tutumunu, bir arada işleyip müthiş bir sentez uygulayarak birbirine en zıt duyguları aynı potada eritmiş ve oyunculuğunun üst kalitesini göstermiştir.
    hitler, çöküş'te belgelendiği gibi bir adamdır. hem yahudileri avrupa'dan silmekle övünür, hem de köpeği öldürülürken üzüntüden arkasını döner.
    tarih, değiştirilemez bir olgudur. çöküş de bir tarihtir.