1. amerika için çok güzel bir gün bugün. ulusal sınırlar içerisinde yani tüm eyaletlerde eşcinsel evlilik yasallaştı.

    " anayasaya göre , aynı cinsiyete sahip çiftler ve farklı cinsiyete sahip çiftler yasal olarak aynı haklara sahiptir ve onların bu seçimini hor görmek , onların kişiliklerini reddetmektir. "

    justice anthony kennedy

    beşe dört oyla kabul etmişler. helal olsun. darısı başımıza.
  2. 1970'lerden beri dsm 4 tanı kriterlerine göre eşcinsellik "hastalık" olarak kabul edilmiyor artık. daha önce ki zamanlar da çok daha karanlık bir dönemdi. hormon veren ilaçlar , hapis cezaları , akıl hastanesine kapatılmalar , ikna kampları vs. yani hırsız gibi , katil gibi muamele görüyordunuz fakat çok daha fazla aşağılanıyordunuz. neden peki ? cinsel tercihinizden dolayı. ne zaman ki eşcinsellik "hastalık" olarak tanımlanmaktan çıktı , biraz da olsa rahat nefes alabildi insanlar. yani hala kalkıp bu durumu " hastalık " olarak görmeniz , bilimi reddetmek , insan haklarına karşı durmak demektir.

    şimdi gelelim , kadın taraflı eşcinselliğe karşı çıkmayıpta , erkek taraflı olunca kafayı yiyenlere. sizler iki yüzlü orospu çocuklarısınız. haberiniz olsun istedim. iki tane sakallı erkeğin öpüşmesi , birbirlerine arkadan sahip olmaları , ağızlarına almaları niye bu kadar zor geliyor size :) . cinsel tarafını geçelim. bu sakallı , maskülen erkeklerin birbirlerine aşık olması , birbirlerini özlemesi , kıskanması neden bu kadar anlaşılmaz ?

    geçmiş tarihe bakıyorsun. heykellerde , tablolarda , şiirlerde pek çok eserde çoklu cinsel yönelimi görüyoruz. bu bize yeni bir kavram değil bariz belli. istediğiniz kadar yasaklayın , karşı çıkın insanlar bu yönelimlerini asla bırakmadı. amerika'da eşcinsel evliliğin yasallaşmasından yapılan yorumlar nasıl biliyor musun sevgili karşıt ? " modern zamanlar da hala bu sorunları konuşuyor olmamız çok garip " ve şu şekil de devam ediyor " gençler , insanların neden eşcinsellere karşı olduklarını anlamıyorlar " .

    bizim ülkemiz için durum vahim. bebek adımlarına bile yaklaşamadık diğer ülkeye koşmaya başlarken. bizim daha işçilere sahip çıkan doğru düzgün bir yasamız bir sendikamız bile yok. ırkçılıktır , milliyetçiliktir , şeriatçılıktır , kralcılıktır vs hala bunların pençesinde boğuşuyoruz , güzel günler için ümit besliyoruz. türkiye de eşcinseller yok mu sanıyorsun ? o kadar çoklar ki. türkiye lgbt o kadar güzel insanlarla dolu ki , transı , travestisi , lezbiyeni , gayi ile birlikte. haklarını arıyorlar , haklarını savunuyorlar ve dilerim haklarını alacaklar.

    yıllar önce yaz tatili süresinde bir internet kafe de çalışıyordum. her gün bir adam geliyordu. 35 - 40 yaşlarında. pala bıyıklı , kirli sakallı , iri yarı , göbekli , kalın sesli , pis ağızlı bir adam. maço dediğimiz adamlardan. bu dayı her gün geliyor en az 4 - 5 saat oturuyor. sigara içmeye kapıya çıktım , o da orada telefonda konuşuyordu. sokağın ortasın da bağırıyor " olum ben sana o işi hallet demedim mi , senin ağzını sikerim , konuşma bana , gelir alırım evinden " gibi bissürü cümle. sokakta adamı gören midesi bulanmış şekilde başını çeviriyordu. neyse bu dayı içeriye girdi. şeytan dürttü merak ettim bu herif napıyor hergün buraya gelip ? ana bilgisayardan adamın masaüstünü izlemeye başladım , msn var o zamanlar. kamera açık şekilde başka bir adamla yazışıyor. adam yüzünü örtecek şekilde şapka takmış. mouse ve mouseu tutan eli gözüküyor. bizim dayı iltifatlar yağdırıyor adama " ellerin çok güzelmiş , keşke burada olsan da onları öpebilsem , yüreğime koyabilsem " . bak az önce dişarı da küfürleri eden adamla aynı adam bu.

    tabi birde asonsörde yiyişen dayılarımız var :) . kimim kimden hoşlandığını , kimde huzur bulduğunu , kimle mutlu olduğunu tahmin edemiyorsun. kürk mantolu madonna'da da geçtiği gibi " önemli olan bütün insanları birey birer olarak kabul edebilmek " .

    ben aşkta , cinsellikte cinsiyetin önemi olmadığını düşünüyorum. şu ana kadar herhangi bir erkekle duygusal bir birliktelik yaşamadım. sevgilim kadın . yine de çoğu ünlü kadın modele göre erkekleri daha çekici buluyorum. bilemiyorum belki kimimiz için huzur , kafamıza kakılmış olan sınırların dışarısında bir yerlerdedir.