• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.09)
Yazar emile zola
germinal - emile zola
germinal, işçi sınıfı mücadelesini destanlaştıran bir başyapıttır. romanda, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli çalışma koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, iç dünyaları, sevgileri ve mücadeleleri üstün bir anlatımla tasvir edilir. zola'nın uzun süreli gözlemlere dayanarak ince ince ördüğü bu ölümsüz eser, tarih sahnesinde etkin bir özne olarak kendini duyuran proletaryayı, roman kahramanı olarak yeniden canlandırır.acımasız sömürüyü, adaletsizliği, işçilerin yarattıkları değerden neden hiç pay alamadıkları gerçeğini, okurun suratına bir tokat gibi çarpar. yazıldığı günden bugüne dünya çapında yüzden fazla ülkede yayınlanan ve sinemaya da uyarlanan romanda anlatılan, 2014 mayıs'ında soma'da yaşanan büyük facianın da gösterdiği gibi, tarihin acı bir sayfası değildir sadece, işçi sınıfının güncel hikâyesidir.1860'larda, fransa'nın kuzeyinde, sıradan bir gecede, genç ve işsiz bir adam olan étienne, montsou'ya yürümektedir. burası, sömürüye, yoksulluğa ve ölüme terk edilmiş bir madenci kasabasıdır. étienne, kasabanın geçim kaynağı olan maden ocağına inecektir. ancak sermaye sahiplerinin giderek ağırlaştırdığı çalışma şartları, tüm kasaba halkını özgürlük ve ekmek için karşı konulamaz bir mücadeleye sürükleyecektir. eseri, germinal'in türkçedeki ilk ve yetkin çevirisiyle sunuyoruz.(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. germinal, emile zola'nın rougon-macquart serisinin yalnızca küçük ama etkili bir parçası. montsou madenini hafızaya kazır. serinin diğer kitapları da mutlaka okunmalı/okutulmalıdır.
    eh
  2. natüralizmin zirvesidir. kişilere sembolleştirmesi mükemmeldir unutulmaz bir başyapıt filmi de okuduktan sonra izlenmelidir (bkz: tohumlar yeşerince)
  3. claude berri'nin çektiği gerard depardieu'nün başrolünü oynadığı bir sinema uyarlaması olan kitap. romanın baş karakteri olan etienne lantier, zola'nın daha önceden yazdığı meyhane adlı romanında kendini bize tanıtmıştı. filmin hissiyat açısından kitaptan hayli başarılı şekilde uyarlandığını düşünmekteyim.
  4. karakterlerinden suvarine derin bir saygı duyduğum kitap. anarşist olmamama rağmen, adamın içindeki kararlılığa ve mukabil olarak umarsızlığa hayran kaldım. emile zola yazmışsa pek tabi olabilir böyle bir adam, natüralizme takıntılı kendisi, gerçek yaşamdan kanı damarlarına çekmemiş bir karakteri betimlemez.

    şu sıralarda kitle aklı okuduğum eserlerde özellikle dikkatimi çekiyor. oportünist olduğu her halinden belli rasseneur greve gidiş esnasında yaptığı muhalefetten dolayı ona ayar olsam da, kitlenin ne kadar değişken olduğu konusunda etienne'i uyarıyor ve uyarısında haklı çıkıyor tabi. buradan iyi örgütlenmemiş bir kitlenin, özellikle sayısı artınca ne kadar zararlı olabileceğini çıkarabiliriz. kitaptan, mücadelenin pratiği açısından bu ders çıkartılabilir.
  5. işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları kadar dönemin işçi mücadelesini, içerisinde yeni oluşmaya başlamış ideolojik pozisyonları ve bunların ilişkilerini de ustaca anlatısına yedirmiş roman. keyifli, coşkulu bir okuma vadettiği kadar 19. yy işçi mücadeleleri tarihi hakkında da fikir vericidir.

    souvarine, oluşmaya başlayan marksizmi ve sendikalizmi temsil eden kutuplara göre daha etkileyici bir karakterdir kitapta. bence iki nedeni var. zola, souvarine'i dönem anarşizminin yaklaşımına tümüyle uyumlu, bu nedenle de bütünlüklü resmediyor. ikincisiyse zola'nın da ötesinde anarşizm 19.yy'da yaklaşımını bir sistemle ifade edebilmenin en kolay olduğu akım. diğer akımların çoğu çökme ya da oluşma döneminde olduklarından daha kararsız görünümdeler.
    worns
  6. yazar bu romanı kaleme almadan önce kuzey fransa'da montsou'ya gelir. aynı zamanda romanın konusunun da geçtiği şehir. montsou büyük bir maden kentidir ve zola'yı orada kimse tanımamaktadır. gidip madencileri konu alan bir roman yazacağını ocak şefine bildirip gözlemde bulunacağını söylese ve piposu ağzında kemik çerçeveli gözlüğüyle fularıyla bir köşeden işçileri izlese de bu romanı yazabilecektir yazar. ancak o, kim olduğundan kimseye bahsetmeden gidip bir maden ocağında işe girer ve sıradan bir maden işçisi gibi orda çalışmaya başlar. 6 ay kadar bir süre işçilerle yemek yer, çalışır; dertlerini, sıkıntılarını, üzüntülerini, sevinçlerini gözlemler. aşklarına şahit olur... şüphesiz ki birisinin onları gözlemlediğini gören işçiler doğal davranamayacak, rol keseceklerdir. nasıl ki biri fotoğrafımızı çekerken poz veriyorsak onlar da öyle yapacaklardır. ancak, işçiler onlardan olan biriyle birlikteyken tüm çıplaklığıyla benliklerini ortaya sermekten çekinmeyeceklerdir. işte zola bunu çok iyi bilmekte ve bu yüzden eserlerini oluştururken hep bu yöntemi seçmektedir. 6 ay sonunda ocaktan ayrılan zola, romanını kaleme almaya başlar ve natüralizmin en büyük eserlerinden biri kabul edilen germinal'i tamamlar.

    natüralizm işte tam olarak da budur. detayları yakalamak için detayları yaşamak gerekir, bir köşeden izlemek değil. zola bunu başaran ender edebiyatçılardan biridir ve bu yüzden de emile zola'dır. yüz yılı aşkın süredir hatırlanmasının, daha iyisi yapılana kadar ki hiç sanmıyorum, hep hatırlanacak olmasının sırrı budur.