1. çocukken abim çok isterdi gözlük takmayı sonra başladı bir gün gözüm ağrıyor, bulanık görüyorum demeye bizimkiler aldı götürdü bunu göz doktoruna.
    doktor ilk başta uzaktan harf testi yapıyor işte sağ gözünü kapatıyor bir harf gösteriyor, sol gözünü kapatıyor bir harf gösteriyor abim hep yanlış söylüyor.
    doktor bu sefer gözüne gözlük takarak aynı testi tekrardan yapıyor çocuk türk filmlerinde ki karakterler gibi bir anda her şeyi görmeye başlıyor.
    doktor annemi yanına çağırıyor bu çocuğun gözleri sağlam bu çocuk numara yapıyor ben çocuğunuza gözlüksüz test yaptım görmediğini, bulanık gördüğünü söyledi sonra camsız gözlükle aynı testi yaptığımda hepsini gördü.
    abim gözlük takmak için çok uğraştı en sonunda dinlendirici gözlük dedikleri düşük ayarlı gözlüklerden aldı ve hala kullanıyor.
  2. geçen gün düz anlamda "farklı açıdan bakmamı" sağlamış, vazgeçilmez aksesuarım. olay aynen şöyle oldu (:

    uykumu alamadan başladığım bir mesai gününü tamamlayıp eve dönmüştüm ve o güzel kafanın verdiği garip motivasyonla, üstümü değiştirmenin ortasında yatağa oturup bülbülüm altın kafeste şarkısının sevdiğim ritmdeki ve tam halini youtube'tan aramaya koyulmuştum. boşa harcanan yaklaşık yirmi dakikanın ardından giyinmeyi tamamlayıp, gözlüğümü takıp normal rutin işlere geçtim. ama bir gariplik vardı, gözlük sanki normalde yüzüme bu kadar değmiyordu. dedim "uykusuzluk duyularımı filan etkilemeye başladı herhalde, zaten etrafı da bir garip algılıyorum, sarhoş gibi". neyse, yaklaşık bir saat kadar sonra telefonda erkek arkadaşımla konuşurken bundan bahsederken gözlüğü çıkarıp bakmayı akıl ettim ve ta taa, yatağın üstündeyken gözlüğe oturup yamultmuşum :) iyi ki yedek gözlüğüm vardı da ona geçtim optikçiye gitme üşengeçliğim geçene kadar :)

    yalnız şöyle bir şey var, insan çerçevesiz gözlüğe alıştıktan sonra çerçeveliye geçtiğinde çok yadırgıyor, yüzde ekstra bir ağırlık, baktığın yerde belirgin sınırlar filan :)
  3. d1tan