1. ben bu kararı ilk kez aldığımda didim'deydim, haberler, ülke gündemi vs üzerimde yılgınlık yaratıyordı. bir daha haber okumayacaktım, televizyonda haber bültenlerini zaten izlemiyordum da internet için ayırdığım süremi de kısıtlamayı düşünüyordum ve o dönem ekşi gündemi ile haşır neşir olmaktan vazgeçme eğilimdeydim. sahilde güneş, kum ve deniz'in tadını çıkarırken hiç olmayacak bişey oldu. gezi olayları bir başladı pir başladı. elimden telefonu düşüremez oldum, geceleri uykusuz sürekli haber takip edip twitter ile tanışıp nerede neler oluyor kırmızılı kadından duran adam'a, kadar saatlerimi harcadım. ben bu kadar haberin olanın bitenin sosyal medya ile olsa da içiçeyken konu komşum ingilizler için sıradan bir gündü ve diğer günlerden farklı değildi. onlar romanlarını okumaya devam ettiler. anlamadılar bir şey. bizler ise istediğimiz kadar gamsız, duyarsız olmaya çabalasakta ülke bizimdi. belki olan biten olumsuz durumlara elimizden bir şey gelmiyor olabilir, bu diyarda yaşamayıp avrupa'ya avustralya'ya yelken açabiliriz, amma yine ucundan kıyısından merak ederiz. belki bir fenerbahçe galatasaray derbisine göz atarız.

    gündemle ilgilenmemek bir lüks aslında, gamsız bünyelere ilaç gibi gelir yada gamsız olmak isyeyenlere. benim komşu timuçin bey balkonunda sözcü gazetesi ile türk kahvesini yudumlar, kayınpeder ise sabah gazetesinde yazan duble yolları övebilir. ikisi de gündemden kopmaz birbirlerine çok uzak oldukları halde günaydın yada iyi günler dileyecek kadar bir o kadar da yakındırlar ama farkında değillerdir.