1. küçüğüm o zamanlar. yuksek dağların ardinda bir yayla evi. babanemle kapi eşiğinde oturuyoruz. çay demlemiş. rahmetli sadece çayı demlerdi, bardakta çayı açmak için ayrica su kaynatmazdi. sadece demden içerdi çayı. o gün bende istemişim demek ki, sadece dem içemem diye su da kaynatmiş. kackarlari izliyoruz diz dize. dedem de ben dogmadan önce ölmüş. nereden geldiyse ben babanneme ' nana - bizim orda oyle derlerdi- dedemle nasıl tanıştınız? ' diye sordum. 'dugunden sonra' dedi. o zamanlar oyleydi ve ben bunu yeni öğrendiğim için çok şaşırmıştım. ' ama nana ya dedem çirkin olsaydi, nasil kabul ettin bunu, onceden gormen gerek, cirkin ciksaydi ne yapacaktin? diye soru yagmuruna tutmaya başladım rahmetliyi. tek bişey dedi; ama cok güzel çıktı. gözlerinde yaş.

    not: bu evlilik 49 yil sürmüş. 5 çocuk, ve 12 torun sahibi olmuslardi. babanemin hala aglayabiliyor olmasi nasil bir 49 yil oldugunu acikliyordu.

    nur icinde yatin.