1. 20.07.2018 tarihinde sosyal medyaya düşen bir video ile tekrar tekrar üzerine düşünmemiz gerektiğini anladığım meseledir. malum videoyu biliyorsunuz, bir kadının anıtkabir'de atatürk'ten nefret ettiğini söylemesi ve konuşmasını "tayyip'in boku olamaz" şeklinde bir cümle ile bitirdiği videodan bahsediyorum.

    5816 numaralı atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun'a göre bu video suç teşkil eder ve bu genç cezalandırılır mı? sosyal medyada bir anda büyük tepki gören bu video, yanında güçlü bir kamuoyunu da getirdi. "#safiyeincitutuklansın" hashtag'i ile başlatılan bu kamuoyu oluşturma çabası üzerine safiye inci gözaltına alındığı duyuruldu.

    öncelikle şunu söylemeliyim ki, hiçbir insanın cezalandırılması kamuoyunun vicdanına bırakılamaz. hukukçu olarak şunu söylemeliyim ki, bunun ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. cumhurbaşkanına hakaret etmekten hiç kimse cezalandırılamayacağı gibi, bu video nedeniyle safiye inci cezalandırılmamalıdır.

    herkes birilerinden nefret edebilir. bir insan bütün sporculardan, bütün gözlüklülerden nefret edebilir. bütün devlet başkanlarından ve hatta atatürk'ten de nefret edebileceği gibi. safiye inci'nin tutuklanmasını istemek, cumhurbaşkanına hakaretten cezalandırılanların cezasını meşrulaştırır.

    ifade özgürlüğü haktır.
  2. Türkiye'nin önemli sorunlarındandır ve bence bu sorunu aşmak için ancak hakaret dahil her şeyin içine alınarak alanının genişletilebileceği özgürlüktür. Neden böyle söylüyorum? Çünkü hakaret kendi kendini itibarsızlaştıran bir ifade biçimidir. Yani hakaret eden insan, cevap verilmeden kendi gürültüsüne bırakılsa, kendi sessizliğinde boğulmuş da olur. Bunun en betimleyici ve sinematografik örneklerinden biri 12 Angry Men'de sunulmuştur . Yani aslında hakaret cezalandırılarak muteber kılınıyor.

    Burada en önemli ayrımın tahkir (hakir/küçük görme/düşürme, méprisant) ile tahrik (harekete/eyleme geçirme/gütme, provocateur) arasında olduğunu düşünüyorum. Yani biri bu fikre çıkıp diyebilir ki insanları linç eden ırkçı ayrımcı söylemlere de mi prim verilecek. Bu noktada söylem/eylem ayrımını yapmak daha kolay olacaktır. Yani ifade/hakaret ayrımını yapmaktan daha kolaydır. Aksi takdirde insanlar kendilerine çeşitli kutsallar yaratıp bunları dokunulmaz ilan etmeye başladıklarında bu tutum, hakaretleri önlemekten ziyade asıl ifade özgürlüğü kapsamındaki görüşlere zarar vermeye başlıyor ve üzücü olan yine insanlar bunu göremiyorlar.