1. kazananların da, kaybedenlerin de açıkça insanlık suçları işlediği büyük savaş. kazanaların yaptıkları pek sorgulanmamaış, hatta dile bile gelmemiştir. hitler kaybettiği için, tüm sorumluluğu da üzerine alarak ölüp gitmiştir.

    (bkz: dresden bombardımanı)
    (bkz: atom bombası)
  2. şu ana kadarki savaşlar içerisinde ekmeği en çok yenmiş (oyun, film vs.) savaştır aynı zamanda.
  3. 'Tarihi kazananlar yazar' sözünü doğrulayan savaş.

    Bu savaşta en az Hitler kadar vahşete imza atmış olan Stalin'in, ingilizlerin, amerikanların neredeyse 'cici çocuk' olarak gösterilmeye çalışılmasının nedeni budur. savaşı eğer naziler kazansaydı tarih bugün Hitler yerine diğerlerini öcü olarak yazacaktı.

    Bu savaşla ilgili yapılan algı çalışmalarının sonuçlarına dair bir örnek:
    https://twitter.com/BVRAY/status/706783599798951937
  4. postmodernizm eleştirileri için fazlaca materyal üretmiş savaş. şöyle ki: modernitenin temel savları aklı kullanmanın insan için yaşamı daha güzel ve müreffeh kılacağı fikri üzerine inşa edilmiştir. fakat önce birinci dünya savaşı ardından gelen ikinci dünya savaşı ile birlikte bilimde, teknikte ilerlemenin ve 'batı bilimi' kavramının insanları mutlu etmek bir yana atom bombasını doğuran vahşetin çıkış kaynağı olduğu savı ileri sürülmüştür.

    konuyla ilgili çok fazla alt başlıktan bahsedilebilir -ki zaten sadece yukarıdaki birkaç satır konunun özünü saptırır. ilk fırsatta gerekli başlıklara elimden geldiğince katkıda bulunacağım. neyse efendim, özellikle frankfurt okulu ve herbert marcuse-theodor adorno ikilisinin araçsal akıl eleştirisi bu konuda bilgi edinmek isteyenler için eşsiz bir kaynaktır.

    aydınlanma ve daha genel anlamıyla modernitenin en önemli vaatlerinden birisi mitleri terkedip, açılan boşluğu akıl vasıtasıyla doldurmak böylece insan türünün ilerlemesini sağlamaktı. fakat adorno ve marcuse mitleri yıkma vaadiyle gelen modernitenin(tam olmasa da bir bakıma aydınlanma düşüncesi zira modernitenin geçmişi biraz daha eski) mitleri yıktığı ama yıktığı o mitlerin yerine aklı yerleştirdiği yönündedir.

    frankfurt okulu düşünürleri aklın konumunu eleştirirken temel çıkış noktaları aklın sınıflı toplum yapısını engelleyemediği aksine ona hizmet ettiği şeklindedir. ayrıca bir kültür endüstrisi kavramı ortaya atılır ki o başlı başına bir inceleme konusudur. aklın araçsallaşması doğanın sadece insan çıkarı etrafında şekillendirilmesine yol açıyor ki bu da düzenin tamamen kazanma ve tahakküm altına alma fikri etrafında oluşmasına sebep oluyor. sanayileşme, sömürgeleştirme ve apokaliptik savaşlar bu ele alındığında arka plan biraz daha netleşiyor. zira aklı ve batı bilimini referans alan medeniyetler bu araçlar vasıtasıyla 'diğer' medeniyetler üzerinde bir tahakküm kuruyor, bu tahakküm hem farklı medeniyetleri hem de aynı toplum içerisinde farklı sınıfları köleleştiriyor. kısaca akıl ve onun biricik yavruları bilim, teknik insanları köleleştirmekten başka bir işe yaramıyor.

    paul feyerabend gibi bilim felsefecileri batı biliminin hem destrüktif yönünü hem de kendini tek doğru referans gibi göstermesini eleştirir yıkarıdaki ve benzeri sebeplerden ötürü. bunun sonucunda ise batı biliminin tek referans kabul edilmemesi gerektiğini ve toplumların işine yarayan her ne olursa(büyü, dua, taşlar, bitkiler) onun en az batı bilimi kadar geçerli sayılması gerektiği düşüncesini ortaya atar ki kişisel fikrim bu mantığın da sakat olduğu olduğu yönünde.

    sonuç olarak: d-day'den, hitler'den, churchill'den bahsetmeyen hatta alakasız görünen bir takım bilgiler verdim. fakat derdim daha çok bu savaşa giden yolda arka planda yapılan felsefi tartışmalardan ve kültür ortamından bahsetmekti. bu vesileyle kabaca günümüzdeki bilim, siyaset, toplum teorilerinin hangi koşullarda şekillendiğinin anlaşılmasına yönelik bir takım temel bilgiler verdiğimi umuyorum.
  5. siyah ile beyazın savaşından ziyade içerisinde fazlasıyla grilikler barındıran, tutulabilen kayıtlara göre o zamanki dünya nüfusunun % 3,71 (72.758.900)'nin öldüğü yıkım süreci.

    bahsedilen birçok etken ve nedene katılmakla birlikte bu savaşın temel nedeni insanlığın kendi yarattığı canavar-frankeinstein- olan vahşi kapitalizm, yığın üretim-tüketim paradoksundan doğan 1929 büyük buhranıdır.

    savaşı, bir şuursuzun başlattığı/ başlatabileceği bir olgu olarak görmek frankeinsteinın makyajlanması, nedenselliğin kamufle çabasıdır. böylesine kitlesel, insanlık tarihini derinden etkileyen bir olayın binlerce irili ufaklı nedeni olduğu gerçeği temel nedeni gizlememelidir.

    uluslararası şirketlerin ortaya çıkması, oligopolleşmesi, tekelleşmesi; birinci dünya savaşında yapılamayan paylaşımlar, yarım kalan hesaplar, sömürü alanları, montaj hattıyla coşan silah sanayi, sermaye birikimlerinin 1929 sonrasında kendini tekrar üretemeyecek seviyeye gelmesi gibi kapitalist sistemden kaynaklanan ve insanın günlük yaşamına doğrudan tesir eden yönleriyle faili ya da azmettiricisi belli olan savaştır. sonucunda küresel ekonomiyi yönlendirmek için oluşturulan uluslararası kurumlar, yeni para standartı ve keynesyen refah devletleri ile sermaye birikimi belli bir süre düzene alınmıştır.

    sermaye etkisine ilginç bir örnek; arkasında büyük yahudi lobisi de olan ig farben (interessen-gemeinschaft farbenindustried),1925 yılında kurulmuş alman kimya sanayi holdingi.(komple teorisi değildir)

    1939 yılında 100 bine yakın çalışanı olan dünyanın en büyük 4. holdinginden biri olan ig farben 2.dünya savaşı boyunca nazi almanya'sının en büyük finansörlerinden biri olmuş, abd ve ingiltere'deki küresel şirketlerle savaş boyunca dahi ilişkisini devam ettirmiştir. öyle ki abd'li büyük şirketler ticari ilişkileri etkilenmesin diye, lobi faaliyetleri ve baskı gruplarıyla alman silah fabrikalarının vurulmasını uzunca bir süre erteletmiştir.

    savaş sonrasında "savaş suçlusu" olduğundan kapatılan ig farben şu an basf, bayer, agfo ve sanofi gibi küresel devlerin öncülüdür.

    bu holdingte çalışan nobel ödüllü alman yahudisi bir kimyacı olan fritz haber, yahudi soykırımında ve savaş esnasında kimyasal silah olarak kullanılan zyklon b'yi bulan kişidir.
    ozee
  6. hatırladığım kadarı ile almanların kullandığı tiger tanklarının zırh kalınlığı 10 cm t34 tanklarının zırh kalınlığı ise 5 santimdir fakat rus tanklarının ön zırhlarındaki 30 derecelik eğim(5/sin30=10) aradaki bu zırh farkını kapatmış ruslara ise manevra kabiliyeti olarak geri dönmüştür tabi tigerların ateş üstünlüğü tartışılamaz dünyanın en büyük tank muharebesi de bu savaşta olmuştur(bkz: kursk muharebesi)
  7. bütün dünya harbe girmiş, ortada kural belirleyen lider ülkede yok, o zaman suçta yok demek istediğim harp. tabi yinede hitler ırkçıdır, onu daha kötü yapanda budur.
    psk34
  8. tatsız bir olaydır.
  9. insanlık tarihinin utanç verici olayıdır.
    gunez