• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.85)
Yazar orhan pamuk
kafamda bir tuhaflık - orhan pamuk
kafamda bir tuhaflık hem bir aşk hikâyesi hem de modern bir destan. orhan pamuk'un üzerinde altı yıl çalıştığı roman, bozacı mevlut ile üç yıl aşk mektupları yazdığı sevgilisinin istanbul'daki hayatlarını hikâye ediyor. 1969 ile 2012 arasında, kırk yılı aşkın bir süre mevlut, istanbul sokaklarında yoğurtçuluk, pilavcılık, otopark bekçiliği gibi pek çok iş yapar. bir yandan sokakların çeşit çeşit insanla dolmasını, şehrin büyük bölümünün yıkılıp yeniden inşa edilmesini, anadolu'dan gelip zengin olanları izler; diğer yandan ülkenin içinden geçtiği dönüşümlere, siyasi çatışmalara, darbelere tanık olur. onu başkalarından farklı kılan şeyin, kafasındaki tuhaflığın kaynağını hep merak eder. ama kış akşamları boza satmaktan ve sevgilisinin aslında kim olduğunu düşünmekten hiç vazgeçmez.

aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler? kafamda bir tuhaflık bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor.
(tanıtım bülteninden)


  1. bi kere adam çalışmış, hakkını vermek lazım. emeğe saygı.

    kitabın her sayfasını merakla okudum. istanbul gecekondulaşmasını bir bozacının (yoğurtçu, otopark görevlisi, dernek bekçisi vs) hikayesine yedirirken arada 60'lı yıllardan beri süregelen siyasi toplumsal olaylardan da bahis açılmış. karakterler çok güzel tutarlı bir şekilde işlenmiş. gerçekle roman birbirine uyuşuyor.

    orhan pamuk neden orhan pamuk olmuş sorusuna da cevap verebilecek nizamda bir kitap. dikkat çekmek isterim burada en önemli şey edebi nizamdı. adam çalışmış, uğraşmış, emek vermiş ve bir romanı olması gerektiği hale getirmiş. özenli olduğunu her yanında her sayfasında hissedebiliyorsunuz. saygı duydum gerçekten yaptığı işi o kadar iyi yapmış ki bunları düşünmekten bazen kitabın konusuna uzaklaştım.

    ne hikmettir sorgulanması gerek, suçluluk duygusu deyip durmuş kitapta. karakter her boş anında bir suçluluk duygusuna kapılıyor. fakat bu duyguyu okuyucuya zorlaması kitabın nizamını bozuyor. kitaptaki her şey akışında, çalışılmış, düzenli fakat suçluluk duygusu her seferinde tepeden inme, zorlama duruyor.

    bir de kitapta tek eksiklik istanbul'a göç eden insanların hayatlarında müziğin yerinin atlanmış olması. takdir edersiniz ki o dönemlerde kişiler varlıklarını ferdi tayfur, orhan gencebay, müslüm gürses aracılığıyla hissediyor, kendilerini böylece önemli sayıyorlardı. dolayısıyla her kamyonet sürüşünde, her kendinden eminlikte fonda bir ferdi tayfur çalıyor olmasını isterdim.

    kitabın kültürel açıdan a değeri olduğunu düşünüyorum. bir gün istanbul'da gecekondulaşma nasıl başladı, öyküsü neydi bunun denildiğinde başvurulacak eserlerden biri olacak.

    yazara saygı ve hürmetler sunuyorum, eline emeğine sağlık.
    abi