1. bazı durumlarda yeni bir şeyler denemek yerine eskileri tekrarladığını farketttiğim an. (yeni şarkı keşfetmek için çaba sarfetmek yerine eskileri dinlemek, yeni insanlarla takılmak yerine eski arkadaşlarınla hayatına devam etmek gibi)

    yerdeki 1 tl'yi görüp almadığım an.

    gelecek kaygısının hiç geçmeyeceğini anladığım ve artık kaygılanmadığım an.
  2. "büyüdüğünü, hiç yıkılmaz dediğin dağlar kendi kendini yıkınca anlıyormuş insan"

    diyen bir satıra takılı kaldım iki üç gündür. ama şunu da eklemek isterim. o dağlar kendi kendini yıktıktan sonra bütün samimiyetinle kendine şunları söyleyebildiğinde büyüyorsun galiba :

    "bağırıyor içimde bir kuş, durmadan bağırıyor:
    şair, bir taşı oyup da içine girmenin zamanı geçti!
    bir kez daha gülümseyerek yanıtlıyorum onu:
    ağladım. biraz rahatladım.iyiyim şimdi."
  3. körler ülkesinde görmenin hastalık sayıldığını idrak ettiği an büyür insan. ya da cahit sıtkı'nın şu şiirinden medet umduğunda:

    "affan dede'ye para saydım,
    sattı bana çocukluğumu.
    artık ne yaşım var ne de adım;
    bilmiyorum kim olduğumu"
  4. elimdekinin kıymetini daha kaybetmeden bildiği ve onu kaybetmemek için uğraştığı andır. zira hepimiz biraz hoyrat davranıyoruz sahip olduklarımız konusunda, çocuk gibi daha fazlasını istiyoruz. elimizdeki dünyanın en değerlisi olsa bile, bilmediğimizi merak ediyoruz. sonuç hayal kırıklığı. sonra büyüyoruz elbette, hayal kırıklıkları büyütüyor bizi. değişiyoruz. artık fazlasında ve başkalarında aramıyoruz mutluluğu, yanımızdakine sarılıyoruz.
  5. metroda omuz atarak geçip dönüp özür bile dilemeyen, hayatin monotonluğuna kapılmış para için yaşayan, bazen karşına çıkan bir çocuğun gulumsemesini bile farkedemeden aklindaki işe koşturan,kendine masumane (!) kılıflar uydurarak sahip olduklariyla içten içe ya da dışa vurarak övünen , yani kısacası o hep kafanda kendini tanımlamak için kullandığın iyi insan profilinden ziyade o itin götüne sokup her firsatta söylendiğin insan profilini farkında olmadan ne kadar da benimsediğini anladığını andir.
    atom
  6. önceden ailemden daha fazla para almak için yapmadığım şey kalmazdı. geçen gün annemi aradım para istemek için, isteyemedim. sözü döndürüp dolaştırdım ve sonra kapattım. çok utandım çokkk
  7. kanser hastası bir yakınıma refakat ettiğim gün.
  8. babanin senden - ezile buzule- para istedigi an...
  9. düşünüyorum bir şekilde büyüyoruz farkında olmadan bir şekilde acı tatlı, başlıkta ki her girdiyi okurken hak verdim her youser'a.her acı olayın karşılığını bir şekilde takdir-deneyim olarak algılayabiliyorsak (herkes için böylesini umuyorum) eğer algıladığımız bu dünya da bence kişinin büyüdüğü en derin tek an yakın çevresinden birisinin ölümünü duymak ve o süreci yaşamaktır. hayatı sorgularsın ama bir yerde artık yoktur o insan seni sadece etten mi meydana geldik o ruhlarımız yoksa diye sorgulatır sana. büyümekten öte bir durumla karşı karşıyasındır çünkü hiç bir zaman bundan daha kötü bir acı yaşamayacak olman sana büyük bir deneyim tattırmıştır. işte bu acıdan sonra her olaya bir şekilde bir cevabın olur ama cevap veremediğin tek şey; ölen kişiyle yaşanılan anılardır onlara bir cevap bulamazsın..
  10. bence kendi cocugun olunca, kendinin artik cocuk olmaya hakki yok diye dusunup buyudugunu kaniksarsin.