1. insanların en sevdiğim halleri yapmacık hareketlerden uzak en doğal oldukları anlardır. küfür etme anı ise insanların en doğal oldukları anlardan biridir.
    asla küfür etmeyen veya etmeyecek insan yoktur. her insanın bir sınırı vardır bunun için, bu sınırın kişiden kişiye farklı olması ve uslubtur farklı kılan.
    *neredeyse hiç küfür etmeyen birinin; ağzından döküldüğü anın ardından gelen, kendisinin bunu nasıl yaptığına dair yaşadığı şaşkınlık ve onunla birlikte hissettiği utançla birlikte şekillenen yüzü (kim bilir belkide hafifçe kızaran yanakları).
    *arada sırada küfür eden birinin; küfür anında ve sonrasında kin barındırmayan tavırları ve küfür etmesiyle sakinleşen, yumuşayan yüz mimikleri.
    *küfürü arada sırada kullanan birinin; çok sevdiği kendinden küçük birine kızmasına rağmen, küfür ederken, yüzünde takındığı yapmacık kızgınlık perdesinin arasından bile görülebilen derin sevgi hisleri.
    ya da,
    *hiç ama hiç küfretmeyen; ancak o an geldiğinde, içinde biriktirdiği bütün kini toplayıp, kusarcasına dudakları köpürerek edilen ve neredeyse ölüm kokusu hissedilen bir an..

    hepsi insanların yapmacık davranamadıkları ne iseler o oldukları, gerçek yüzlerinin ortaya çıktığı anlar.
    kim bilir belkide insanları en iyi tanıma aracı kullandıkları küfürler ve küfür etme anlarını izlemektir..:)

    sözün özü küfür hayatın bir parçası, çoğu zaman kötü sonuçların ortaya çıkmaması adına kaçınmak, bazen ise "tam yerine rast geldi manzara koyduk" deyişini hatırlatırcasına ağzı dolduracak şekilde (yaşar nuri'nin dediği gibi) yağlı yağlı kullanmak şart..:)

    adını anıp da o anı paylaşmamak olmaz.. hak edene gereken cevabı vermek adına, yakışmamış mı? :)) yaşar nuri öztürk ve müjdan gezen televizyonda küfür
  2. Küfür etmek, uzun süredir öfke ve kabalıkla ilişkilendirilir, ancak bu durum daha olumlu bir anlama sahip de olabilir. Psikologlar, sıklıkla “lanet okuyan” insanların daha dürüst oldukları sonucuna ulaştı. Hollanda, İngiltere, ABD ve Hong Konglu bir araştırmacılar ekibinin “Sosyal Psikolojik ve Kişilik Bilimi” (Social Psychological and Personality Science) dergisinde yer alan araştırmasında, küfür kullanan kişilerin yalan ve aldatmayla ilişkili olma olasılıklarının daha düşük olduğu bildirildi.

    Küfür, bazı sosyal ortamlarda uygunsuz ve kabul edilemez olarak tanımlanan, genellikle cinsel referanslar, kutsal değerlere hakaret veya diğer kaba terimleri içeren müstehcen bir ifade biçimidir ve öfke, hayal kırıklığı, sürpriz gibi duyguların ifadesiyle ilgilidir. Ancak küfür, kitleleri eğlendirmek ve kazanmak için de kullanılabilir.

    Küfre ve onun toplumsal etkilerine karşı onlarca yıl içerisinde değişime uğrayan çeşitli tutumlar mevcut. 1939 yılında Clark Gable’ın Rüzgâr Gibi Geçti filmindeki unutulmaz “Açıkçası canım, hiç umrumda değil” repliğini söylemesi, filmin yapımcılarına 5.000 dolarlık para cezası kesilmesi için yeterliydi. Günümüzde ise filmlerimiz, TV şovları ve kitaplarımız bu tür sözlerle boğulmuş durumda ve çoğunlukla onlara daha toleranslı davranıyoruz.

    Samimiyetsizlik ve küfrün her ikisinin de anormal olduğu düşünüldüğünden genellikle ahlaki açıdan düşük standartların kanıtı olarak görülürler. Öte yandan, küfür olumlu dürüstlükle ilişkilendirilebilir ve sık sık, bastırılmamış duyguları ve samimiyeti ifade etmek için de kullanılır. Araştırmacılar bu durumla ilgili ABD seçimlerinde yürüttüğü kampanya sırasında bazı konuşmalarında küfürlü ifadeler kullanarak rakiplerinden daha “samimi” görünen Başkan Donald Trump örneğini gösteriyor.

    Cambridge Üniversitesi Big Data Analytics’te öğretim görevlisi olan Dr. David Stillwell, konuyla ilgili “Küfür ve samimiyetsizlik arasındaki ilişki zorlu bir mesele. Küfür etmek çoğu kez uygunsuz görülebilir, ancak aynı zamanda birilerinin size samimi görüşlerini ifade ettiğinin de kanıtı olabilir. Dillerini daha lezzetli olacak şekilde süzmedikleri gibi görüşlerini de filtrelemiyorlar” ifadelerini kullanıyor.

    Uluslararası araştırmacılar ekibi, sosyal medya kullanıcılarıyla olan etkileşimleri içeren bir dizi ankette insanların bu tür dille ilgili görüşlerini ölçmek üzere hazırlandı.

    İlk ankette, 276 katılımcıdan en sık kullandıkları ve favori küfür sözcüklerini listelemeleri istendi. Ayrıca, bu kelimeleri kullanma nedenlerini değerlendirmeleri de istendi ve daha sonra doğru veya toplumsal olarak kabul edilebilir olduklarını belirlemek üzere düşündükleri şekilde basitçe yanıt verecekleri bir yalan testine katıldılar. Ortaya çıkan sonuçta, daha çok sayıda küfürlü kelime yazanların yalan söyleme olasılıkları daha düşüktü.

    İkinci bir anket ise 75.000 Facebook kullanıcısının çevrimiçi sosyal etkileşimlerinde küfür kullanımını ölçmek için veri toplamayı içeriyordu. Araştırma, daha fazla küfür kullanan insanların, önceki araştırmalarda dürüstlükle ilişkili olarak gösterilen “ben” gibi dil kalıplarını kullanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Ankete dahil olan Facebook kullanıcıları ABD genelinden seçildi ve bu insanların verdikleri yanıtlar, farklı coğrafi alanlar arasında küfürle ilgili var olan farklı görüşleri de ortaya çıkardı.

    Örneğin, Connecticut, Delaware, New Jersey ve New York gibi Kuzeydoğu eyaletlerindeki insanlar küfür etmeye daha yatkın iken, Güney Carolina, Arkansas, Tennessee ve Mississippi gibi güney eyaletlerinde bu ihtimal daha düşük.

    kaynak:https://bilimvegelecek.com.tr