-
sustu another life gazinosu
sustu şarkılar,
paletimde renk sustu, fırçamda şekil
ve bu gece ilk defa şimal korfezinde
sustu peramos'un mazgallarindan
şehre pancur pancur dökülen arya,
artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,
ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya.
bu medar ikliminin tenha gecesinde
sardı bambu kamışlarını pişman bir sukut
sardı bu sizi.
hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
sapsari bir şüphe sarar ya
işte öylesine berbat bir hal var.
hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey
ama dördüncü tarassut kulesinde
bir şüpheli sinyal var.
hayır hayır yalan bütün bunlar
artık ne kadere inanıyorum ne fala
yalan söylüyor o falcı kadın
o hintli parya.
ben yanlız sana inanıyorum
yanliz sana, marya...
beni kahrediyor böyle geçen her gece
bu hoyrat yıldızlar, bu su, bu okyanus, bu yer
ve gökyüzünde emanet duran
şu asma fener.
inan ki sevgili marya
ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
ve hepsi angarya.
biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
pol'un ebedi matemine rağmen
virjini olabilirdi bu vapurda
ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
baharda geleceğim diyordun hani
haydi gel daha ne bekliyorsun
iste mevsim bahar ya.
fırçam neden boyle titrer bilir misin ?
ve neden resimlerimde fon sapsarı.
anlıyorsun değil mi yavrum
bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
bu tropikal zehir,
bu mizmin malarya,
sensiz nasıl da boş iskele,
sensiz nasıl da tenha şehir
müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
yine de birkaç cımacı, birkaç palikarya.
ama kim düşünür yıldızları,
yüzbaşı arnold'u vurmuş yerliler
matemler içinde tekmil batarya.
bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer
birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer
biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
biz ki çoktan beri kaybolmusuz.
nasıl. ağlıyor musun marya?..
sil gözlerini, sil yavrum
bizim yokluğumuzdan ne cıkar
aşkımız var ya.....