• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.53)
oblomov - ivan aleksandroviç gonçarov
ivan aleksandroviç gonçarov, oblomov'u otuz iki-otuz üç yaşlarında, orta boylu, hoş görünümlü, koyu gri gözlü, ama yüz hatlarında herhangi bir fikir, herhangi bir yoğunluk görünmeyen, odacığında oturan silik bir kahraman olarak yarattığında, aslında roman tarihinin en ünlü kişilerinden birine can veriyordu. hayatın hep dışında ve uzağında kalan oblomov okurların gözünden asla kaçmayacak, gitgide insana dair belli bir durumu tanımlamanın adı olacak, hatta lenin, bolşevik devriminden sonra "hâlâ içimizde yaşayan" oblomov'lardan yakınacaktı...everest yayınları, oblomov'u rusçadan çevirisiyle eksiksiz olarak yayımlıyor. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. rus klasiklerine başladığımda onedio tarzı "okumanız gereken top 10 rus klasikleri" şeklinde bloglardan yararlanmıştım.
    o bloglar suç ve ceza, anna karanina başta olmak üzere oblomov'a da yer veriyordu. oblomov'u da bir pazar yağmurunda okuyup bitirmiş ve derin bir huzura ermiş biri olarak diyebilirim ki; oblomov rus klasiklerine giriş kitabı olarak en uygun tarz; nedenleri;

    -karakter sayısının az olması sizi kitaptan koparmıyor, savaş ve barış'ı henüz okumadım ama söylenenler doğrusu ise 200'e yakın karakter sayısı ile ne kadar kitaba hakim olunur bilemiyorum. oblomov da böyle bir sorun yok, arada mola verseniz de kaldığınız yerden devam edersiniz.

    -1800-1900 rusya imparatorluk dönemleri ile osmanlı dönemi ile benzer imparatorluk yapılarından geliyor olmamız din, dil, ırk farklılıklarına rağmen o kadar da uzak aile yapıları taşımıyoruz. doğu eksenindeki coğrafya etkisi bizi ruslara yakınlaştırıyor. karadeniz etkisi soğuk hava kuşağı erzurum ve karslılar için ruslar benzer kaderi taşıyor.

    -oblomov karakteri insanları feth eden bir karakter. karakter gerçekleştikçe aura yaratması kolaylaşır. ne demek istediğimi bir kaç karakter örneği ile verelim; züğürt ağa karakteri şener şen ile bütünleşmiş bir gerçektir, inek şaban artık hafızalara kazınmıştır, selim ışık tutunamayanlar demektir. kitap yada film karakteri kişiyi etkisine aldıkça o kitap yada film insanlar tarafından beğenilir, klasikleşir ve gelecek kuşaklara aktarılır. her ne kadar film kalitesi bel altı esprileri yerde olsa da recep ivedik karakteri de gerçektir. bu kitabı okurken de alacağınız haz selim ışık'tan, züğürt ağa'dan alacağınız hazza benzer zira oblomov bir o kadar gerçektir.

    -olomov'un en önemli özeliği tembelliği ve batı'nın doğuyu oblomovluk ile eleştirmesi gözönüne alınırsa kitabı okuyan arkadaşlar hırkalarını giyerek evlerinde hep oblomov yakınlığı kurmuşlar, benim durum farklı seyretti ben oblomov'dan ziyade kendimi stoltz'a yakın buldum. alman, prensipli, sorun çözen kişiliği ile stoltz kitabın hitiydi.

    -coğrafya etkisi demiştik; kitabı okurken gözümün önüne sürekli bir pastoral mi demeliyim, bahar coşkusunda havadar uçsuz bucaksız çiftlik görüntüleri nefes almamı kolaylaştırdı. bu durum kitaptan alınan hazza yansımış olabilir.

    -oblomov için tembel kelimesi tam anlamıyla uygun bir sıfat olarak görmedim. bana göre oblomov tembel değil halsizdi. arasında ince bir nüans farkı var.

    -olga karakterine değinelim; gançarov'un neden büyük bir yazar olduğu olga karakterinde saklıydı.

    -iletişim yayınları ergin altay çevirisi çok çok iyi. başka oblomov var mı bilmiyorum. rus klasikleri için iletişim ve iş bankası yayınlarından başka seçenek düşünmeyin.
  2. oblomov rus edebiyatı denince aklıma ilk gelen kitaplardandir.ilya ilyic kitabı okurken beni sinirden kafamı duvara vuracak hale getirmişti düşünün o kadar iyi betimlenmis ve sınırda bir karakter ama kendisini çok severim.
  3. aylardır taşınmam gerekiyor, etrafa haberler gönderiyorum, sürekli ev bakıyorum ve geçen zaman neredeyse bir yıl. oblomov'u şuan okuduğumdan daha iyi anlıyorum. mesela yurtdışına gitmem gerekiyor çokça tavsiye de alıyorum uzun süreler geçiyor hala pasaport bile çıkarmadım. olduğun yerde kalmak. hayal kurup, kafanda hesaplar yapmak ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamak. öylece durduğun yerde ölmek. oblomovluk.

    keşke tam olarak oblomovluğu da yaşabilsek. mesela köle gibi çalışmak zorunda olmasam. en son 25 saat çalışıp projeyi teslim etmem gerekmemiş olsa. çarşamba öğlen üçte gidip perşembe akşam beşte ajanstan çıkmış olmasam. ve başkalarını zengin etmek için bu kadar çalışıp kendim için oblomov olmasam.

    iyi ki bu kitabı okumuşum. hatırlıyorum bitmek üzereyken son sayfaları az az okudum bitsin istemedim. bu kadar rahat ve halinden memnun bir karakteri okumak, elimde, zihnimde onları yaşamak, bana o dönem uyuşturucu gibi bağımlılık yapmıştı. koltuktan kalkmak istemedim, işe gitmek istemedim, sevişmek bile istemedim, öylece oturup ölmek istedim. aklıma geldikçe, mesela benim bir tarla sahibi olmadığım aklıma geldikçe, aslında oblomov bile olamayacağımı fark ettikçe anca o oblomovka'da bir işçi olabileceğimi fark ettikçe bu hayattan bir kez daha nefret ettim. bana çok garip duygular yaşattı bu kitap. adrenalin dolu bir hayat istediğimi sanıyorum ama oblomovluktan ölen bir köle olacağımın farkına varmamı sağladı.