1. eğer buraya entry girebiliyorsak emin olabilirsiniz ki yaratıcı bizim için ölümü öldürmüştür
  2. ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
    ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
    erdem bayazıt
  3. (bkz: dualizm) ya da (bkz: fizikalizm) ekseninde düşülmesine göre farklı bir hal alacak durumdur.

    dualizm ekseninden düşünürsek, ruh ve beden iki ayrı varlıktır. içinde bulunduğumuz hayat bitse bile bu ruhun sonu olmayabilir, belki de ruhun ölümü söz konusu değildir. tek tanrılı dinler buna ahiret der, budistler nirvana, schopenhauer ise doğayla karışmak (budizm etkisiyle) der. bu düşüncede ölümsüzlük belki ulaşılabilecek bir şey değil zaten var olan durumdur.

    fizikalizm ise bunu tamamen reddeder. yani buna göre sadece beden vardır. bu durumda ölünce, ölünür. yani daha doğru bir ifadeyle (bkz: finito) .
  4. simyacıların yıllarca arayıp bulamadığı şey
  5. formülü yaratıcılıktır.
  6. insanın en ölümsüz olduğu an, aslında dünya üzerindeki eserleri, meyveleri veyahut eylemleridir. bu anlayışla 500 yıl sonra bile arkanızdan;

    hep yalan söylermiş,
    muazzam bir şerefsiz evladı imiş,
    tam bir hırsız, üçkağıtçı bir yolsuzluk ustasıymış
    binlerce kişinin ölümünden sorumlu, azılı bir yobaz

    gibi şeyler söylenilmesi sanırım ölümsüzlükte pek hedeflenen bir şey olmasa gerek. fakat yine de o yolda gidenler var...
  7. konu ile alakalı truva filminde akhilleus'un bir sözü vardı.
    ' tanrılar bizi kıskanırlar. neden bilmek ister misin?
    bizim zamanımız kıymetlidir.'
    kg
  8. hüküm baki olmasından mütevellit toprağa bakan bir göz hayal edecektir sadece. can acıtır. hep bir şeyler kaçmıştır hayattan. yakalamak olsa olsa keşkelere sığınak...
  9. ölümsüzlüğü bulsak bile sahip olmadığı her şeyi isteyen insan ırkı günün birinde illa ölmek isteyecektir, boşuna aramayın.
    kfor
  10. bilincin aktarıldığı, neredeyse bütün enerji kaynaklarını kullanarak çalışabilecek bir bedenden yola çıkalım. zaten biyolojik olanı kendi kendini imha etme metodunu kullanıyor.
    hayal kurmaya devam edip buna insanın kendi evrimini sağlaması diyelim. bu aşamada zaten dünya, nüfus , yer yok tartışması çok yersiz. bunun maliyeti yüzünden zaten belirli bir zümre buna sahip olacak. sanıyor musun ki pazarda adam sana gelip abi çok güzel bedenlerim var seç birini geç kabine diyecek?

    ölümün, hastalığın, korkunun ve bilinmeyenin olmadığı bir ortamda insan davranışı nasıl şekillenir? hala ölüm sonrası yaşam için bir şeye inanma ihtiyacı hisseder mi? sadece bu aşamada bile o kadar çok soru doğuyor ki o yüzden burada noktalıyorum.