1. Server Tanilli Roma tarihini anlatırken Tiberius Grachus'un yenilgisini onun kanunları ciddiye almasına, kanunların egemenler tarafından gerektiğinde delik deşik edilmek üzere konduğunu bilmemesine bağlar. Grachus kanunlara saygılıydı. Barışçı ve anayasal yoldan gerçekleştirebilecek reformlara çocukça inanıyordu.

    Bir söz vardı. Bu bağlamda düşünmek daha mantıklı olabilir. "Oy vermek gerçekten bir şeyleri değiştirecek olsaydı yasal olmazdı." Demokratik müdahalecilik ile insanlar sömürü düzenini sarstılar. Bunu kabullenmemek doğru değil. Fakat soru şu ki, reformlar sosyalistlerin çabalarıyla mı yapıldı yoksa zaten yapılacak mıydı? Zaman geçtikçe verdiklerini geri almaya kalkacaklar mı? Kapitalist devletlerin halkının refahını artırdığı bir gerçek. Geçen gün bir haber vardı. Fransa'da bazı tatillerin kısıtlanması ve emeklilik yaşının artmasını protesto ediyordu insanlar. Devletin görevi koşulları daha iyi hale getirmek değil mi? Kazanımlarla uğraşan bir devleti protesto ediyordu halk. Fransa'dan kapitalist kaç devlet var? Revizyonizme bu açıdan da bakmakta fayda var diye düşünüyorum. George Carlin'in de çokça değindiği bir konu doğal olarak.
  2. demokratik müdahalecilik bizi istediğimiz noktaya getirebilir mi? sorusundan devam edelim. buradaki reformizm eleştirileri sanıyorum marksist anlayış açısından bir eleştiri. yoksa marksizmin kendisi eleştirinin büyüğünü hak eder bence. sosyalizm illa ki gelmesi gereken bir şey mi? eğer cevap hayır ise bizim refahımızı artıracak önlemlere yönelmeliyiz. peki refah nasıl artar, refahın kaynağı nedir? insan emeği mi? olası gelmiyor bana. bugün yarın büyük ölçüde makine gücüne ve robot üretim teknolojilerine geçtiğimizde sonsuz bir refah gelmeyecek. yani ne kadar emek o kadar refah doğru bir denklem değil. bence refahın kaynağı yaratıcılık. yani emeği işe yarar hale getiren fikir. bill gates, microsoft'u kurarak, birçok insana emeğini ortaya çıkarma imkanı mı sağladı yoksa emek birikimi mi bill gates'i zengin yaptı? bill gates'in yarattığı refah inkar edilebilir mi? "adam o kadar kişiye ekmek veriyor." cümlesi gerçekten dalga geçilecek bir şey mi?

    bu yaratıcılığın ödüllendirilmesi gerektiğe inanıyorum. zenginlere karşı olunması gerektiğine inanmıyorum. çünkü bir ülkede refahı sağlayan o zenginlerin sayısı. insanı üretime yönelten o sahip olma arzusunun (hatta güç istencinin) önü kesilirse bu, topluma kıtlık olarak döner. ilkeli bir burjuvanın refah ürettiği sürece önü kesilmemelidir bana göre.

    ev örneği gayet güzel ve sosyal devlet imkanlarıyla uygulanabilir gibi geliyor bana. türkiye'nin en önde olduğu iş alanlarından birine zarar verecek olsa da. talep azaldığı için arz da azalacağı için fiyatlar düşmeyebilir ayrıca. ülkedeki işsizliğin azalmasına yine büyük ölçüde katkı sağlayan şeylerden birisi de inşaat sektörü. reel ekonomi adına bu büyük gelir kaynağından vazgeçmek ülkenin işine gelmeyebilir. göze alınabilir mi? tartışılabilir bir konu. temel insan gereksinimleri için müdahale gerekli bence. kurumlar vergisi konusunda iyimser değilim ama. kurumlar vergisinin artırılması ülkeye yatırımcı çekilmesini engeller. yerli yatırımcıyı da yurt dışına yöneltir. yatırımlar azalır ve işsizlik artar. korkunç bir şey bence bu. bu ekonomik sistemde yapılabilecek şeyler gibi gelmiyor bana.
  3. servetin kaynağı düşünülürse örneklerin bir önemi yok. bir kişinin hangi sosyal tabakadan olduğu değil serveti nasıl elde ettiğidir mesele. servetin kaynağı yağmacılık, peşkeş, üçkağıt, nüfuz kullanımı gibi sebeplerse buna herkes karşı çıkacaktır. fakat üretmekten gelen serveti lanetlemek, zenginliğin her şekilde ayıp veya kötü olduğunu söylemek yanlıştır. mirastan gelen işimi veya servetimi devam ettirebiliyorsam neden bende durmasın? zaten ileri gitmezse geriye gider bu işler. o kadar rekabet var ki en güçlü şirketler bile yok olmak zorunda kalıyor. yaratıcılık ve çalışmayla elde edilen servetin elden düşmecilerle ve yağmacılara dağıtılmasını istemem. (siyasileri ve asalakları kastediyorum)

    para ona hükmetmeyi bilmeyeni terk eder. miras yoluyla beceriksiz ellere kalmış bir servet orada durmaz. bir iki nesil eritir sadece. daha yetkin ellere geçer. serbest piyasa ekonomisi gerçekten zordur. devletin müdahale ettiği serbest piyasa ekonomisine güveniyorum. ortada bir sömürü var mı? şüphesiz. ekonomik verilerle de desteklenebilir. liberalizmin bu sorunları zamanla çözeceğini düşünüyorum.