1. gidip saçma sapan kitap seçersen tabii ki roman okumak da kitap okumak da gereksiz gelir.

    bazı romanlar bir okuldur. tarih istersen sana tarih öğretir, insanı anlamak istersen, sana insanı anlatır. yok efendim hayal kurayım dersen seni geleceğe götürür.

    seçmene ve okumana bağlı.
    umberto eco'nun "gül'ün adı" kitabını okuyan sadece bir roman mı okur? koskoca bir ortaçağ tarihini okur. sanat tarihinin sersemletici güzelliği ile başı döner. kitap bittiğinde ortaçağı harika bir kurgu ile öğrenmiş olur.

    peyami safa ya da dostoyevski okuduğunuzda insanı psikolojiden çok önce keşfetmiş bu iki deha ile bir kere daha keşfedersiniz. insanı anlamak adına büyük bir adım atmış olursunuz.

    bu ve buna benzer başlıkları acaba ne yapsak da okumayı, kitabı yeryüzünden silsek diye uğraşanların bir tezahürü olarak görüyorum.

    bence romanına göre değişir; bazen elinizde tuttuğunuz 1984 sadece bir meydan okuma kitabı mıdır? hayır düşünmenin bile önüne geçmek isteyen, tarihin nicesine şahit olduğu ve olacağı despotları, okuyan ayık kafalara hatırlatan bir mesajdır elinde tuttuğun.

    henüz elimizde iyi kitaplar tutuyorken okuyalım bence!

    kitapları seçerek okuyun ki, romanlar size gereksiz gelmesin...
  2. hayatta daha gerekli ve değerli yapılacak işleriniz yoksa kesinlikle gereksiz değildir. hele sinema varken gereksizdir demek en basit hali ile saflıktır. roman orjinal dilinden iyi bir çevirmen tarafından çevrilse bile anadilinde okunmadığı için farklı çıkarımlar sağlanacak bir şey. roman verdiği iç sesler ve düşüncenin metinlere yansıması ile senden farklı karakterlerin senin iç sesin olmasını sağlayan bir şey. tamam, roman okuyarak çok şey öğrenemeyebilirsin, bir ansiklopedi ya da kuramsal ya da bilimsel bir makale değildir. ama roman senin daha derin bir karakterin olmasını sağlar.

    ne demektir bu derin karakter. aynen şöyle, sen ancak bir hayat yaşayabilirsin ya da ancak şuan yaşadığın hayatı hatırlarsın, roman sana farklı hayatlar sunar. film izlediğinde (ve çoğu baş yapıt denen film roman uyarlamasıdır.) yönetmenin sana aktardığı kadarı ile yetinirsin. bir filmi ne kadar voice over ile bezeyebilirler. oysa romanın tamamı neredeyse sinema voice over yani dış sestir. bakın fark burada bile kendini gösteriyor. sinema için dış ses olan şey, romanda sizin için iç sesin kendisi olur. bu o anda okuduğunuz cümlelerin sizin zihninize yani bilinç altınıza kadar işlediği anlamına geliyor. derin karakter meselesine geri dönersek. romanda okuduğunuz her karakter, üzerine yapışır. hele ki iyi bir okucuysanız ki bundan kastım çok okumak değil kitabı hissedebilmektir. içinizde yüzlerde karakter biriktirdiniz demektir. artık en taktir ettiğiniz özelliklerini seçmek size kalmış. ben dürüst, çalışken ve iyi kalpli olanları seçmeye çalışıyorum. ama bu benim içimde en kötülerini de barındırdığım gerçeğini değiştirmez. işte derin karakter meselesi budur. roman okumak ile film izlemek kesinlikle aynı kefeye konacak şeyler değildir.

    sinema sektöründe ve yönetmen adayı olarak şunu söyleyebilirim. iyi bir roman okuyucusu olmayan kesinlikle iyi bir film çekemez de iyi bir senaryo yazamaz da. sinemayı besleyen şey romandır.
  3. katılmadığım önerme.

    muhtemelen ya okuduğunuz romanlardan keyif almamışınızdır, ya da okumayı sevmiyorsunuzdur(bunu anlayışla karşılayabilirim herkes herşeyi sevmek zorunda değildir)

    lakin 'gereksiz' ibaresine katılamayacağım. sizi bazı şeyleri düşünmeye ve en önemlisi hayal kurmanızı, olaylara bakış açınızı genişletmeniz açısından romanların çok önemli olduğunu düşünüyorum. üstte arkadaşlar belirtmiş yeterince kitap isimlerinden ondan bende fazla örnek vermek istemiyorum.

    ama dediğim gibi herkes herşeyi sevmek zorunda değildir saygı duyarım ama gereksiz ibaresi çok hoş olmamış.
  4. arkadaşlar, edebiyat dünyası bir deryadır yahu. herkese göre bir şeyler vardır muhakkak. önce bir türlere göre ayırın bakalım. bilim-kurgu, tarihi, dünya klasikleri falan. kendinizi bir çok seyden mahrum bırakırsınız söyleyeyim.
    bir de roman okumak yerine film seyretmek, araştırma inceleme okumak yerine belgesel seyretmek gibi bir şey, bana mantıksız geldi. mesela ben jack london'nın romanlarına bayılırım ama bir tane doğru dürüst film uyarlamasını görmedim. yani şimdi bu durumda sinema mı yetersiz kalıyor, ya da bu adamın kitapları mı çöp? kuşkusuz ikisi de değil. birbirinden tamamen ayri şeyler. o zaman tiyatro da yalan oluyor bu mantığa göre.
    symek
  5. kitap okuyorum diyen bir insanın edebiyattan uzak durması tutarsızlıktır, ciddiyetsizliktir. marjinal olmanın farklı yolları da var.
  6. bazı belli başlı kült eserler dışında desteklediğim durum.

    yüzüklerin efendisi mesela. bence çöp. orc, elf, dwarf vesaire. bir çocuk kitabında olsa güler geçersin ama bildiğin yetişkin, iş güç sahibi insanlar okuyor. 50 sayfa okudum, bıraktım. filmi de saçma. en sıkışık anda bir büyü yapıyorlar ve her şey normale dönüyor.

    bana herhangi bir bilgi vermeyen, ders çıkarma durumu olmayan her türlü kitap saçmalıktır gözümde.
  7. romanın günümüzde karşılığı filmler olmuyor mu sahiden sorgulanması gereken bir konu