-
zambaklar en ıssız yerlerde açar.
ve vardır her vahşi çiçekte gurur. -
"büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken... "
sunay akın/ çekmece -
yenilirsem yenilirim, ne çıkar yenilmekten?
...
unuttuğum bir bitkinin yaprakları gibi
göğsüme değerse kurşunların, ne çıkar? -
ellerin, ellerin ve parmaklarin
bir nar çiçegini eziyor gibi...
ellerinden belli olur bir kadın.
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin, ellerin ve parmakların.
(bkz: monna rosa - sezai karakoç) -
ne içindeyim zamanın,
ne de büsbütün dışında;
yekpare, geniş bir anın
parçalanmaz akışında.
(bkz: ahmet hamdi tanpınar) -
bir kırlangıcın kanı var ön camımızda
sanayi devrimi çünkü kuşların ölümüdür -
oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük -
youreads olarak attila ilhan'ı andığımız bu gecede şu sözler bir kez daha hatırlatmıştır kendini bana:
"doğumdan öncesini yaşıyorum
henüz belli olmadı kimliğim
vücudunu arıyor ruhum
bir yerde atomun çekirdeğiyim
bir yerde artı sonsuzum" ^:artı sonsuz^ -
ölüyoruz demek ki yaşanılacak -
yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni.
tüm tutkularım ve gücümün arkasında;
hala minik bir çocuğum.
büyütemezsen ; kaybolurum...!