1. kargaların şânındanmış,
    — biri söyledi, ama kim?—
    yezitler gagalarına geçirdikleri kemikleri
    kırıp iliklerini sömürmek için
    yükselip yükselip taa yukarlardan
    tak diye bırakırmış damların üzerine
    garson öğlen ajansını açtığı zaman,
    çatırtısı geliyordu kaval kemiklerimin
    bitişikteki rum kilisesinin arduvazlarından…

    “garson dedim, bana biraz sabır ver
    -allah’tan isteyeceğini benden istiyorsunuz paşam, dedi.
    -öyleyse bir allah ver, dedim
    gitti bir daha gelmedi.”

    can yücel-1972 yazı şiirinden.
  2. öyle bir sihirbazdın ki beni bile kaybettin
    (bkz: cemal süreya)
    bragi
  3. ..
    birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    bütün kara parçalarında
    afrika dahil
    (bkz: cemal süreya - üvercinka)
    niles
  4. istersen hiç başlamasın
    geç kalmışız birbirimize
    yanlış kapılarda geçmiş bunca yıl
    dönemeyiz artık ilk gençliğimize
    istersen hiç başlamasın
    söz verelim kendimize

    istersen hiç başlamasın - murathan mungan
  5. dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat
    durma göğe bakalım
    (bkz: göğe bakma durağı)
  6. bir gün
    bir gün gözlerimin taaa içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış!
    ***

    evlerinin içi gurur döşeli
    benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli...
    ***
    sen geldin benim deli köşemde durdun
  7. oruç tutmuyorsam ramazan'da
    mübarek aydan habersizim sanma
    çileden gece oluyor da gündüzüm
    sahura kalkıyorum gün ortasında

    -son iki satırı
  8. ve etimoloji eti’lerden kalma
    bir zaman birimiydi yanılmıyorsam.
    ve yanılmıyorsam yalnız insanların,
    kahvaltı edip ağladıkları pazar sabahları yokmuş o zaman.
    mesela o zamanlar
    mutsuz olduğunda insanlar,
    yok olurmuş bazı dakikalar.

    ah'lar ağacı, didem madak
  9. ve elbette ki, sevgilim, elbet,
    dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
    dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
    bu güzelim memlekette hürriyet.

    düşman-nazım hikmet (6-7 aralık 1945)
  10. bir kırlangıcın kanı var ön camımızda
    sanayi devrimi çünkü kuşların ölümüdür
    yalan