1. öncelikle kadınlarla ilgili temel düşüncem şu şekilde: . yani giyim kuşamları ilk öncelik değil. dini anlamda da değil zaten. karakterli haysiyetli insan olmak örtünmeden önce gelir. faiz gibi, fitnecilik gibi, adaletsiz yöneticilik gibi kebair günahlar örtünmenin günahından önce gelir. ibadetler açısından namaz kılmak mesela tesettürden önce gelir. tabii her şey kitaplarda kalmıyor.

    günümüzde akp iktidarı ile birlikte başörtülü olmak belirli noktalarda eşit olmayı da geçip üstünlük haline gelmeye başladı. 20 sene önce başörtülü olmak ikinci sınıf olmaktı, şimdi eşitler arasında daha eşit olmak haline geldi. bu ülkecek yaşadığımız karakter sorunu. ideolojilerden, siyasetten, toplumsal yaşayıştan vs. çok daha öte bir şekilde ahlak sorunumuz var. bakış açısı sorunumuz var. bunları tamir edemedikçe de tesettür değişen iktidarlarla birlikte her daim toplumun bir kesiminde sıkıntı olarak görülmeye devam edecek.

    devam eden şu toplumsal hayatta ise tesettür evrildi kapitalizmle. tesettür modası denen şey icat oldu ve bu da sonuçta bir tüketim alanı doğurdu, sermaye sahipleri için cazibe merkezi oldu. bunun olumludan çok olumsuz sonuçları olduğu kanaatindeyim genel olarak. çevremde kapalı olan birçok kız hakkını veremediğini söylüyor tesettürün. çünkü makyaj yapıyorlar, cafcaflı kıyafetler giyiyorlar, rengarenk şallar kullanıyorlar. özellikle bu konuda 2 kızın görüşünü ciddiye aldım. kendi isteğiyle kapandığını bildiğim, ailelerinin kapanma dönemlerinde karşı çıktıklarını bildiğim 2 insan da bunu söyledi. tabii yargılama değil benimki. sadece anlamak istedim uzun uzun konuştum bu insanlarla. gencecik bu insanlar, hem modern görünmek hem de dinin gereğini yerine getirmek istiyorlar. bu durum imkansız değil ama yaygın yanlış kanaatler mevcut. mesela en önemlisi ismailağa cemaati ve buna benzer tarikatların görüşlerin dediği gibi çarşaf esas tesettür filan değil. sadece vücut hatlarını belli etmemek temel esas. ilgi çekmeyici olacak. temel 2 esas budur aslında. ancak geleneği, din gibi gösteren bu gelenekçi islami oluşumlar kendi başlarına birçok konuda olduğu gibi ali şeriati'nin deyimiyle şirk dini oluşturuyorlar.

    aslında abartı renkler yoksa, abartı makyajlar yoksa ve vücut hatları belli olmuyorsa gayet de modern çizgide ve dinin gereğine uygun kapanmış olur kadınlar. bunları da başarabilen birçok kadın gördüm. hem eğitimlerine devam ediyorlar veya çalışma hayatlarına devam ediyorlar, hem çağa uygun görünüyorlar hem de temel esasları yerine getirmiş oluyorlar. takdir edilesi kişiler tabii bu insanlar. ancak gelelim diğer tiplere...

    sayıları çok arttı bunların. aile baskısıyla kapanan insanlarda çok görülüyor bunlar. hem aile hem mahalle baskısı insanları mecburi anlamda türbana yöneltiyor ve sonrasında her fırsatta açılmaya yöneliyorlar. hatta bir kız vardı lisede bizim okulda. ailesi şehir dışında yaşardı. yatılı kalırdı. kız sürekli makyajlı gezer, kısacık etekler giyerdi. ancak babası okula geldiği zamanlarda eteğinin boyu uzar, makyajı silinir ve okul çıkışında da hiç görmediğimiz şekilde bir anda eşarbı başına geçerdi. tabii kız benim derdim değil, babası derdim. onun zoruyla kapandığı çok belliydi. sorun da burada zaten. içinden gelmeyen insanı herhangi bir dini farza, ibadete yöneltmek asla doğru sonuç vermez. belirli yaşlarda bu zorlama yapılıp namaza yönlendirilebilir ama büyüdüğünde, reşit olmaya başladığında çocuk hala bu yöne meyletmiyorsa zorlamak doğru değildir. imtihan denen dini mantığa da başlı başına ters zaten bu durum. ancak alim adı altında kendi fetvasını insanlara, iktidarlara, erklere aktaran kişiler maalesef bu durumu meşru gösteriyorlar.

    başını kapatıp daracık taytlar giyenler de, parklarda bahçelerde öpüşenler de aile ve mahalle baskısının tezahürleridir. hiçbir zaman dini anlamda doğru sonuç vermeyeceği gibi dünyevi anlamda da asla rasyonel sonuçlar doğurmayacaktır. gelenekçi islam anlayışı yıkılmadıkça, din kuran'dan değil de şeyhlerden, gavslardan öğrenilmeye devam ettikçe de bu algı değişmeyecek. toplum kesimleri birbirlerini yiyip duracak. alimim diye geçinen herifler de sağda solda insanları gene kendi kafalarına göre cennete cehenneme yollamaya devam edecek. allah akıl fikir versin.
    ae
  2. baskıya veya güce karşı durmak yerine, sıyrılmanın daha mantıklı olduğunu düşünürüm. bir ara wing-tsunn (böyle yazılıyordu herhalde) kursuna gitmiştim. hocamız (renkli adamdı) bu sporun mantığının bu olduğunu söylemişti. kuvvete karşı su gibi olmak gibi bir şeyler zırvalamıştı işte, karşı durmak yerine sıyrılıyorsun. daha az güç, daha fazla teknik yani. bilmiyorum bunun sebebi, bu sporu yaratan kişinin bir bayan olması olabilir. taktir edersiniz ki bayanlar fiziksel olarak görece güçsüzlerdir. bence türkiye'de tesettüre giren kadınların genelde yaptıkları da bu. daha az ağrıyan tesettürlü bir baş. mantıklı mı değil mi tartışılır. ama baskı altında olmayı bilirim, bu konuda allah herkesin yardımcısı olsun. yine de baskı altında olmamasına rağmen tesettüre giren, bir o kadar da açık fikirli kadınlar var. yani kimseyi toptan etiketlemeyin derim ben, her zaman %0,01 vardır bir yerlerde.