1. "...tüm mahremiyetini kapıda bırakıp tüm doğallığıyla girdiği evinde, çıplak beyaz elleriyle yoğurduğu hamura son şeklini salonunun orta yerine serdiği serginin üzerinde bağdaş kurarak ve siyah kakülleri yüzüne düşerekten veriyor kadın. ve yine salonuna kurulu odun sobasının kuzunesine sürüyor ekmek hamurunu. sıcaktan şakakları terliyor hafiften, hafiften de kızarıyor bembeyaz yanakları. sobanın yanında fazla terlememek için giydiği ince buluz bile fayda etmiyor. yine de bedeni terliyor. ekmekler pişene kadar bir koşu banyosuna gidip soğuk suyla vücudunu soğutuyor. üzerine bir havlu sarılıp hemen sobadaki ekmeklerini çıkarıyor ve hamur olmasın diye bir beze sarıyor teker teker. sonra alalacele yatak odasına gidip havlusunu üzerinden atıyor. ve pazara gitmek için giyinme faslına başlıyor. vücudunu büsbütün kapatan yalnız gözleri ve beyaz ellerini açıkta bırakacak şekilde burkasını geçiriyor vücuduna. ekmekleri plastik bir sepete dolduruyor, sepeti başının üstünde tutarak evinden ayrılıyor ve doğruca semt pazarının yolunu tutuyor kadın. yaz sıcağında pazar yerine varana kadar epeyce terlemiş bulunuyor. yaz sıcağı kadar burkanın sıcak çekiciliği ve vücudunu havadan mahrum bırakan yapısı da ciddi etkili oluyor vücudunun ter içinde kalmasında. pazarın ücra bir noktasında bir köşe bulup ekmek sepetini bırakıyor bir domates kasasının üzerine ve el emeği göz nuru ev yapımı ekmeklerinin müşterisini beklemeye koyuluyor...

    ...halk pazarının ücra bir köşesinde evinde yaptığı ekmekleri satmaya çalışan, simsiyah bir örtüyle sadece beyaz elleri ve kara gözleri açıkta kalacak kadar kendini örten, kendini saklayan bu kadının elinden 3 paraya aldığım bu ekmekle birlikte kadının herkesten hatta tanrıdan bile gizleyip koruduğu mahremiyetini de satın almış olmuyor muyum?..."
  2. geçenlerde bir konu vardı, "atatürk manevi kızına bira şişesi.." falan diye. şimdi de 5 yaşındaki çocukların tesettürü konuşuluyor. ikisi de beni zerre kadar ilgilendirmiyor.

    bir vasat belli etmeliyiz. insanların çocuklarını nasıl yetiştireceğine karışırsak ilerde bizim de çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimize karışırlar, ki 14 senedir malum parti iktidarında bu açıkça görünüyor. en iyi devlet en küçük devlettir.

    bunun ahlaki karşılığını tartışıyorsak eğer, insanlar çocuklarını kendi inançlarına göre yetiştirebilmeliler bana kalırsa. mesela ülkemde yaşayan bir hrıstiyan 5 yaşındaki çocuğunun elinden tutup kiliseye gitme özgürlüğüne sahip olmalı. neden olmasın ki zaten? ancak çocuğunun psikolojisini bozacak şekilde bir baskıya hakkı olmamalı..

    ne demeye çalışıyorum: biz insanları inançlarından dolayı yargılayabilecek konumda değiliz, ancak şu noktada devreye girebiliriz: insan hakları, çocuk hakları gibi müşterek değerler etkileniyorsa, mesela çocuğumun bira şişesi ile fotoğrafını çekerim kimse karışamaz ancak pedagoglar ya da doktorlar bunun veya küçük yaşlarda alkolün zararlarını anlatıp buna dair yasa çıkarabilirler.

    yani bir anne baba çocuğu kapanmadığı için baskı uyguluyorsa burada devreye girebilirsin, öteki türlü her çocuğun nasıl yetiştirileceği ailesinin kararıdır, hakkıdır.

    gizlemek demektir bu arada tesettür. setr etmek yani. mantalitesi günümüzde çoğunlukla gördüğümüzle alakasızdır, asıl mesele başa geçirilen bir kumaştan çok daha fazlası hal ve davranışlarla alakalıdır. hatta islamda kadınlar için gerekli ve geçerli olduğu kadar erkek için de gerekli ve geçerlidir.
  3. birgün okula böyle gittim. hoca dışarı attı. ne kadar gericiler, yok ben kapanamazmışım.

    dipnot :erkeğim.

    tanım :islam dışı örtünme biçimi.