-
kimi zaman trt kimi zaman ise bizzat şarkıcılar tarafından türkçeleştirilmiş olan ama esasında kürtçe olan türkülerdir. bu saatten sonra ne yapılır bilinmez. ya da bir şey yapılması gerekiyor mu illa? bu da bilinmez. ama önemli olan bu eserlerin kadrini bilmek, aslını öğrenmek ve bu tür -en hafif tabirle- işgüzarlara (kürtçeden çalıp türkçe diye ilk yutturmaya çalışan kişi veya kurumlardır kastım) prim yaptırmamaktır. işin en acı tarafı bu işe karışanların arasında kürtlerin olmasıdır. ah, hayat.
aklıma gelen bazı örnekler şunlar:
yek mumîk vs. bir mumdur
Hinê bînin li destê kin vs. kınayı getir anne
Dinê De Sê Tişt Pir Xweş In vs. bu dünyada üç şey vardır sevilir
Lawo destê min berde vs. makaram sarı bağlar
Lê Dotmam vs. ben yetim
Canê Canê vs. cane cane
ez kevokim vs. hele yar zalım var
leyla vs. leyla
seyran mangi vs. ağlama yar
le naze vs. naze
le xanim vs. le hanım
nabikeve vs. şu tepe pullu tepe
edit: yanlış anlaşılma olmasın. ayrıştırma niyetim asla yok. elbette beraber yaşıyorsak, beraber dinleyeceğiz. ama bu iş kültürel etkileşim işi değil, gasptır. yıllardır düğünlerde söylediğin şeyi türkçe halde trt yılbaşı programında "diyarbakır yöresi" diye duymaktır. veya şehrindeki sinemada bir an küçük emrah'ın aynı ezgileri söylemesidir. denmemiş ki işte şu bölgedeki kürtçe bir türküden uyarladık falan. gerçi o dönem ne kürt var ne kürtçe.
edit 2: şöyle bir çalışma mevcut
ayrıca darül elhan (şimdiki istanbul üniversitesi devlet konservaturarı), milli eğitim bakanlığı ve trt gibi kurumların derleme seferberliklerinin tarihleri, içerikleri, derlenmiş türküleri vb. hakkında kaynaklar da mevcut. fakat türkçeleştirilen türkülerin birçoğunun kaynağı ve nasıl derlendiğine dair bilgi verilmeden direkt türküye yer verilmiş.