1. kafka'ya göre kepaze yaşamı hiç değiştirmeyen ("uyudum uyandım uyudum uyandım, kepaze bir yaşam.") ,pavese'ye göre acıları geçirmeyen("kaç yaşında olursan ol uyuyunca geçecekmiş gibi gelecek, kaç yaşında olursan ol uyuyunca geçmeyecek.") , fizyolojik olarak ise vücudun bir gereksinimi olan dinlenme hali.
    bana göre ise acılardan kısa süreli bir kaçış, sığınma hali...
  2. duyusal ve duygusal input ve output'ları 'kısmen' kapatma durumu. nefes almak kadar doğal bir insan ihtiyacı.

    çokluğu için (bkz: hipersomnia)
    yokluğu için (bkz: insomnia) .
    bozukluğu için (bkz: parasomnia)

    mecaz anlamları da sıkça kullanılmaktadır, bihaber olmak bunlardan biridir. bu hususta "uyumak yararlı, uyutulmak ise zararlıdır" gibi bir aforizma sunabilirim.
  3. hubot
  4. yetişkin bir insan için günde 6 saat uyku yeterlidir.bu da günün 4/1 i ediyor.uyku halindeyken hayatı yaşamanız mümkün görünmüyor.basit bir işlem ile 30 yaşındaki bir insanın 8 yılını aslında yaşamadığını 60 yaşında ölürseniz bunun 20 yılının boşa gittiğini söyleyebiliriz.

    az uyuyun,hayat uyku ile harcanamayacak kadar değerlidir.
  5. eski sevgili gibidir. sen gel deyince o gelmez, o çağırdığında sen gitmek istemezsin.
  6. klasiktir artık, ekleyeyim. nietzsche'den.


    uyku ve erdem üstüne pek güzel konuşan bir bilgeyi övdüler zerdüşt’e: kendisi bu yüzden çok saygı görür, el üstünde tutulurmuş, bütün gençler de kürsüsünün önünde otururlarmış. ona gitti zerdüşt ve bütün gençlerle birlikte, kürsüsünün önüne oturdu. ve şöyle buyurdu bilge:

    saygı ve utanç duymalı uykunun karşısında! işin başı budur! ve kötü uyuyanların ve geceleri uyanık duranların yolundan çekilin!

    hırsız dahi utanç duyar uykunun karşısında: hep geceleyin sessizce çalar. utanmaz ama gece bekçisi, utanmadan taşır düdüğünü.

    öyle kolay bir sanat değildir uyumak: onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.

    günde on kez alt etmelisin kendini: bu iyi bir yorgunluk verir ve canın afyonudur.

    on kez yine barışmalısın kendinle; çünkü altetme acıdır ve kötü uyur barışmayan.

    on gerçek bulmalısın günde, yoksa gece de ararsın gerçeği ve canın aç kalır.

    on kez gülmelisin günde ve sevinmelisin: yoksa miden, o dert babası, gece seni tedirgin eder.

    bunu bilen azdır: iyi uyumak için kişide bütün erdemlerin bulunması gerekir. yalan yere tanıklık mı edeceğim? zina mı edeceğim?

    komşumun hizmetçisine göz mü dikeceğim? bütün bunlar uykuya iyi gelmez.

    ve kişide bütün erdemler olsa bile, bilinmesi gereken birşey daha vardır: erdemlerin kendilerini de tam vaktinde uykuya yollamak.

    birbirleriyle çekişmesinler diye bu hanım hanımcık dişiler! senin yüzünden, ey mutsuz kişi!

    tanrıyla ve komşuyla barış: bunu ister iyi uyku. ve komşunun şeytanıyla dahi barış! yoksa geceleri tebelleş olur sana.

    yetkililere saygı ve boyun eğiş, çarpık yetkilere dahi! böyle ister iyi uyku. çarpık bacaklar üstünde yürümek istiyorsa güç, benim elimden ne gelir?

    her kim koyununu en yeşil otlağa götürürse, ben ona her zaman en iyi çoban derim: bu bağdaşır iyi uykuyla.

    ne çok şerefim olsun isterim, ne de çok hazinem: bunlar safra kabartırlar. ama iyi bir adın ve küçük bir hazinen olmazsa iyi uyunmaz.

    bence küçük bir topluluk kötü bir topluluktan yeğdir: tam vaktinde gelip gitsinler de. bu bağdaşır iyi uykuyla.

    çok hoşuma gider ruh yoksulları da: bunlar uykuyu ilerletirler. mutludurlar, hele kendilerine her zaman hak verilirse.

    böyle geçer erdemlilerin günü. gece olunca uykuya çağırmaktan sakınırım! çağrılmak istemez o, uyku, erdemler hakanı!

    ama gündüzün ne yaptığımı ve ne düşündüğümü düşünürüm. böyle, inek gibi sabırlı, geviş getirirken kendime sorarım: senin on yengin nelerdi?

    ve gönlümü gönendiren on barışma ve on gerçek ve on gülüş nelerdi?

    ben bunları düşünür, kırk düşüncenin beşiğinde sallanırken, birden bastırır beni uyku, o çağrılmayan, erdemler hakanı.

    uyku gözlerime vurur: onlar da ağırlaşırlar. uyku ağzıma dokunur: o da açık kalır.

    doğrusu, yumuşak tabanlar üzere gelir bana hırsızların en sevgilisi ve düşüncelerimi çalar: şu kürsü gibi aptal, kalakalırım ben de.

    ama fazla kalamam böyle: artık yatarım.

    zerdüşt bilgenin bu dediklerini işitince için için güldü. çünkü içine bir ışık doğmuştu. ve şöyle dedi gönlüne: bence soytarının biri bu kırk düşünceli bilge; ama uyumayı iyi biliyor sanırım.
  7. kimi için ihtiyaç iken kimine lükstür.
    du
  8. bedava terapidir. nasıl uykuya dalmış olursanız olun, uyandığınızda bu dünyadan olamayacak kadar güzel birkaç saniye boyunca her şey, herkes uzak gelir.

    elbette bedelsiz değil. belki hayatımızdaki en önemli şeyden çalar bu terapi karşılığında.
    öhm, normal bir insan yaşamının 1/3 ünü; az uyuduğunu iddia eden, uykunun gereksiz olduğunu düşünen insanlar ise en az 1/4 ünü -şanslı ise- yastığında dünyadan kopuk geçirir. yani, 18 yaşımdaysam en az beş buçuk, altı yılımı uykuda geçirmişim. sevdiğim insanları altı yıl daha az gördüm, yapmak istediklerimi altı yıl erteledim, özetle hayatımda olan biten -olacak bitecek her şeye altı yıl geç kaldım. düşününce o kadar ürkütücü ki. yıllarımız çalınıyor. biz de buna göz yumuyoruz, gerçek anlamda yumuyoruz. sanırım o kadar da bedava değilmiş. hatta hırsızın tekiymiş.

    alındı galiba dediklerime, kaç gündür bakmıyor yüzüme, özletti.
  9. uyku
    dibi, sağı, solu, girişi, çıkışı
    zifiri karanlık

    bir ölüm taklidi
    tatbikatı

    büyük, hantal
    acı veren, nefesini kesen
    pençeleri
    seni sımsıkı kavrar ve içine çeker
    bütünleşirsiniz.

    o henüz seni bırakmak istemiyorken
    o pençelerden koparılarak çekilip alınırsan
    kan revan her yerin
    dişlerin kanıyor
    beynin sızlıyor
    kan ve tükürük
    kanlı gülümsüyor
    kahkahan
    pis kokan saçların