1. hiç gelmeyecek birisini beklemektir bazen.umutsuz bir umutta sürüklenip durmaktır.akıntıya kürek çekmektir.
  2. yalnızlık...

    ah ne güzel şey bazen. kafa dinlemek, herkesten uzak, tek başına. kimsenin sana karışmadığı bir yerde olmak. sadece ikili ilişkiler açısından değil, aileden, arkadaşlardan, işten güçten, herkesten uzak olmak... telefonu kapatmak, kimsenin sana ihtiyacının olmayacağı bilinciyle. ortadan kaybolma isteği bazen.

    ve şu sıralar en çok istediğim. hayattan kopmak belki de, bir süreliğine.
  3. kafası karışık kalpler, yaralı kalpler bulanık zihinler.istemsiz isteksizlikler niyetsizlikler.mesafeler ama en önemlisi yürekteki mesafeler duvarlar.bir kişide herkesi herşeyi bulup herkeste onu bulamamak. başkalarında herkesten bir parça bulup bir kişide bütün bunları birleştirememek.onun sende çok az şeyi bulabilmesi.rastlantısal şanssızlıklar.ev boş, ev loş.sessizlikli delici ve delirtici.dudaklarım dudaklarınla buluşamadığından öksürükten ölmeme rağmen sigarayla kendini telkin ediyor.çoktan seçmeli telkin seansları.birinin hayatının kıyısında köşesinde kalmak.hiç bir gelecek planlarında olmamak.bütün bir geleceğini ona endekslemişken hem de.belki onun arkadaş muabbetlerinde sadece birisi olmak belki o muabbetlerde dahi olmamak onun dilinde.araya dereye gelen insanların da kafası karışık.karışık kafalar.yarım yamalak hikayeler.böyle böyle geçen aylar yıllar sonrası yorulmak.

    artık yalnızlık olmak yalnızlığın kendisi.yalnız birisi değil..
  4. öncesinde iyi hoş sanılıp; bir gece yastığa kafanı koyduğunda, kendine sorduğun "neyim var" sorusu, "kimim var"a dönünce yüreği inceden burkan duygu.
    zmawe
  5. yalnızlık, masa örtüsündeki simetriyi bozan tek şekil gibi; iki taraflı. hangi açıdan bakarsan bak, yalnızsın. dibe batmış şişenin içinde soluk bir parşömenin sahibi kadar umutsuz, kutunun içindeki sonsuza kadar yankılanacak olan çığlık kadar sessiz. gözlerinden yaş gelememesidir yalnızlık. düşüncelerin, hislerin bile seni terk etmesidir. üç cümleden sonra, üç gün susmaktır. insanlara susamak, ama içememektir. uzaklara dalıp, hiçbir şey görememektir. beyazlarını, kırışıklıklarını umursamamaktır. kapının gıcırtısının rüzgardan olduğuna emin olmaktır. hiçbir hırsızın senden bir şey çalamayacak olmasıdır. umutların, belkilerin masaldan bir güne ait olmasıdır.

    kademesi yoktur yalnızlığın. üç tane, beş kere yalnız olamazsın. yalnızsan, durmuş zamanda günlerini sayarsın. yalnızsan anlamı yok sözlerin.
    tera
  6. yalnızlık
    yalnız-lık
    yal(ı)n-ız-lık

    yalın - alone

    demem o ki, aslında her dilde aynıdır.
  7. dışarıya karşı sürekli dağ gibi taş gibi görünürken, içeride ufacık meltemle savrulmaktır yalnızlık..

    tam aslında paylaşmaya değer bir şeyi coşkuyla yaşarken, yanında fısıldayabileceğin bir nefese çarpamamaktır yalnızlık..

    sükunete ererken sevinip de çığlığa teslim olmaktır yalnızlık...
  8. ''saat beş nalburları pencerelerden
    madeni paralar gösteriyorlar,
    yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
    bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.''

    ne güzel demiş cemal süreya ''bir ovanın düz oluşu gibi bir şey'' o kadar uçsuz o kadar bir başına ve o kadar yalnız.

    bir göndermede edip akbayram'dan yapalım;
    ''dar günümde koynum da bir yılan
    insanlar hep çiyan yalnızlık vallah zor iş.''
  9. "kimseyi istemezsin yanında, ama yalnızlıktan da şikayet edesin gelir. bir şeyden şikayet edebilmek için bile insan lazım. öylesine hilelidir yalnızlık. "

    mahir ünsal eriş
  10. “kendi kendimeydim. kendi kendime konuşuyordum. yalnız yaşayanlar çoktan iki kişi.” der selim ileri.