1. bırakacağım sevdiklerimi bir daha görememek korkusu.
    ölümün ne olduğunu biliyorum ancak daha önce hiç ölmedim ^:evet çok garip :p^ dolayısıyla onları görüp göremeyeceğimden emin değilim. göremezsem diye ölmemeyi tercih ediyorum.
  2. pek çoğunun hayatta mutlu olmadığı doğru ama ölünce de mutlu oluncak gibi bir vaat ya da bilgi yok aksine ölünce ne olacağı meçhul bu belirsizlik yerine yaşamaya devam edip mutlu olma ihtimalne sarılmak daha mantıklı geliyor. sütelik kendin için yaşamasan bile seni seven ve ölümüne üzülecek insanları da düşünmek lazım herkesin arkasından gözyaşı dökecek üzülecek az da olsa insan vardır. kimisi için ailesi kimisinin arkadaşları hatta kimisinin evcil hayvanı kendin için yaşamak için sebep görmesen de arkada bıraktıkların için yaşamaya değer bence. kaldı ki hayat intihar edecek kadar da kötü değil yeter ki sebep bulmaya çabalayın
    wtf
  3. eylemsizlik prensibinden dolayı.
    doğduk (bkz: itici kuvvet) , yaşıyoruz (bkz: hareket hali) ve bu hareketi koruma eğilimi gösteriyoruz.
    tabi bir kuvvet tarafından (bkz: ölümcül darbe) etkileninceye kadar...
  4. "yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle labaratuarda,
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından. "

    nazım hikmet / 1947
  5. niye etmeyeyim?
  6. bu da ayrı bir şey tabi.
  7. sevdiğim kadar sevileceğim umudu, kardeşimin güzel günleri ve dünyada daha çok iz bırakabilmek.
  8. bilinmezlik cazip kılıyor biraz da. bir saat sonra ne olacağını bilemiyorsun. heyecanlandıran bir şey olabilir, üzen bir şey olabilir veya çok sevinecegin bir sey olabilir. bunu bilemezsin, hislerini dinleyen biriysen hissedebilirsin ama tam olarak bilemezsin. futbol maçı izlemek gibi 22 futbolcu var donanimlarini geçmiş performanslarını vs. biliyorsun ama gene de dunya uzerinde milyonlarca insan gibi sende sonucu bilmeden sadece an'da kalarak izliyorsun.
  9. tamamen belirsizlik ve meraktan olsa gerek,

    başlıca ortalama türk insan hayatını ele alacak olursak;

    -üniversite sınavları sonucunda kazanıcağın okul,
    -tuttuğunuz takımın başarılı olup olamayacağı ve sonucunda yaşacağınız durum,
    -evlenip evlenemeyeceğinizi merak etmek, hadi oldu da evlendin, nasıl bir evlilik yaşayacağını görmek
    - hobileriniz varsa bunları devam ettirmek veya geliştirmek, genişletmek (neyse artık)

    ya da çok sevdiğiniz çekirdek bir aileniz vardır, yaşamınıza son verip onları üzmek istemiyor da olabilirsiniz ömür boyu onları ızdırap içinde bırakmak gibi.

    işte bunlar hep belirsizlik..