1. siyasetname'de şöyle bir hikaye anlatmış nizamülmülk, muaviye hakkında. bilmem neden, komik geldi bana.

    rivayet olunur ki muaviye son derece sabırlı ve halim selim bir insandı. nitekim günlerden bâr verdiği bir gün, bazı büyüklerin tahtının önünde ayakta, bazısının oturmuş bulundukları bir esnada, paçavralar içinde bir delikanlı çıkagelip ona selam vererek huzurunda fütursuzca oturdu ve: “ey muaviye, buraya son derece mühim bir mesele için geldim. eğer isteğimi yerine getireceksen söyleyeyim; yok eğer yapmayacaksan söyle de bileyim.” dedi. muaviye: “söyle bakalım, elimizden geleni yaparız.” dedi. delikanlı: “ben karısı marısı olmayan gariban bir adamım. senin de kocası mocası olmayan bir anan var. ananı bana karı olarak verirsen benim bir karım, onun da bir kocası olmuş olur. hem böylece sen de sevaba girersin.” dedi.

    muaviye: “sen daha gencecik birisin. anam ise ağzında tek dişi kalmamış kocamış bir avrattır. anama neden taliplisin bu kadar, anlamadım.” dedi. delikanlı: “duyduğuma göre ananın kocaman kalçaları varmış ve ben de kocaman kalçalardan pek hazzederim.” dedi. muaviye: “vallahi babam da aha o sebepten anamı almıştı. zaten anamın başka bir meziyeti yok. ama bunu ben anama bir ileteyim. eğer o da isterse benden âlâ çöpçatan bulamazsın!” dedi. muaviye bunları son derece sakin bir şekilde söylemiş, ruh halinde en ufak bir değişiklik meydana gelmemişti. insanlar ondan daha hilm sahibi birisinin olmadığı konusunda hemfikirdirler.

mesaj gönder