1. türkiye solundaki 71 kopuşunun en radikal aktörlerinden biridir. türkiye'de marksizmin politik kimliğinin kurucusudur. kaypakkaya, marksizmin, burjuva uygarlığının şu ya da bu kanadının ilerleticisi değil yıkıcısı olduğunu, burjuva devrimciliğinin değil ezilenlerin devrimci mücadelesinin mirasçısı olduğumuzu göstermiştir. marksizmin devrimci diyalektiğini türkiye’de özgülleştirmiş; evrensel teorik ve konjonktürel devrimci diyalektiğini türkiye’ye taşımıştır. 'bozkır kuruduğu yerden tutuşturularak' kırsaldan yükselecek ve şehirleri kuşatacak bir mücadeleye vurgu yapan keskin duruşu, her yiğit devrimci gibi onu da sistemin karşısındaki tehdit oluşturacak tüm unsurları yok etme refleksiyle karşı karşıya bırakmıştır. dört ay boyunca işkence görmesine rağmen ser verip sır vermemiş, çakmak çakmak bakan mavi gözleri ve kasketiyle direnişin sembolü olmuştur.

    mezarının yapılmasına anıt mezar olmaması koşuluyla izin verilmiştir ve mezarın bulunduğu köye karakol kurulmuştur. mezarını ziyaret eden ve ağıt yakan annesine dava açılmıştır.

    18 mayıs 1973'te katledilişinin üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen mezar ziyaretinde üst araması ve kimlik kontrolü yapılması, anma yürüyüşlerine saldırılması, kendisini anan sanatçılara suçu ve suçluyu övmekten dava açılması, katlederek yok edip kurtulacaklarını sandıkları bir devrimcinin devlete verdiği korkunun açık bir kanıtıdır.

    "türkiye'nin geleceği çelikten yoğruluyor, belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak." demiştir kaypakkaya, çelik aldığı suyu unutmadı. anısı mücadelemizde yaşayacak.

    "ölenler dövüşerek öldüler;
    güneşe gömüldüler
    vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
    akın var
    güneşe akın
    güneşi zaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!"

mesaj gönder